Amaç
Kliniğimizdeki gebelik terminasyonu uygulanan olguların incelenerek erken ve geç gebelik terminasyonu olgularının özelliklerinin araştırılması amaçlandı.
Yöntem
Ocak 2017 ile Aralık 2019 arasında tekil gebeliği olan ve fetal endikasyonlara bağlı gebelik terminasyonu uygulanan tüm gebeler çalışmaya dahil edildi.
Bulgular
Çalışmaya 263’ü erken gebelik terminasyonu (Grup 1) ve 78’i geç gebelik terminasyonu (Grup 2) olmak üzere 341 olgu dahil edildi. Grupların demografik özellikleri arasında fark izlenmedi. 341 olgunun 273’ünde (%80.1) ultrasonografide yapısal anomali saptanırken, 68 (%19.9) olguda yapısal anomali izlenmedi. Yapısal anomali izlenen olguların 200’ünde (%73) izole sistem anomalisi saptanırken, 73 olguda (%26.7) çoklu sistem anomalisi bulundu. Olguların %68’ine karyotip analizi uygulandı ve bunların %52.6’sında kromozom anomalisi saptandı. Karyotip analizi sonucu normal olan olgular arasında çoğunluğu talasemi olmak üzere 22 olguda tek gen hastalığı saptandı. Geç terminasyon olgularında yapısal anomali (%91’e karşı %76.8) sıklığı anlamlı olarak yüksek saptanırken benzer şekilde izole kardiyovasküler anomali (%37.5’e karşı %13.8) sıklığı da geç terminasyon olgularında anlamlı yüksekti. Terminasyon sonrası olguların %16.7’sine otopsi uygulandı ve bunların %86’sında prenatal ultrasonografik bulgularla uyum izlenirken %22.4 olguda otopside ek bulgu saptandı.
Sonuç
Kliniğimizde uygulanan geç gebelik terminasyonları erken gebelik terminasyonları ile kıyaslandığında daha az olmakla birlikte ekokardiyografinin dahil edildiği ultrasonografik anomali taramasının tüm gebelere uygulanması ve aynı zamanda anöploidi taraması gibi erken gebelik haftalarındaki tarama programlarının tüm gebeler için kolay ulaşılabilir kılınması geç gebelik terminasyonu olgularının daha da azalmasını sağlayarak maternal sağlığın korunmasına katkı sağlayabilir.
Anahtar Kelimeler
Gebelik terminasyonu, prenatal tarama, fetal yapısal anomali.
Giriş
Fetal malformasyonlar fetal tıbbın önemli bir konusu haline gelmiş ve perinatal ölümlerin önemli nedenlerinden biri olmuştur.[1] Fetal malformasyona bağlı gebelik terminasyonu insidansı 10.000 canlı doğumda 5.2 olarak bildirilmiştir ve bu sıklık artış göstermektedir.[2] Gebeliğin ikinci trimesterinde uygulanan ultrasonografik anomali taramasının yaygınlaşması ile prenatal dönemde fetal anomalilerin saptanma oranı artmıştır.[3] İlk trimesterde ultrasonografik, biyokimyasal ve genetik tetkiklerin tarama programlarına eklenmesi ve buna ek olarak ultrason cihaz ve ekipmanlarındaki teknolojik gelişmeler sayesinde birçok fetal anomaliye (yapısal, genetik, kromozomal) erken gebelik haftalarında tanı konulması olanaklı hale gelmiştir. Böylece erken gebelik haftalarında gerekli olgularda gebelik terminasyonu uygulanarak maternal sağlığın korunmasına katkıda bulunulmuştur.[4–6]
Gebelik terminasyonu ile ilgili haklar yasalar çerçevesinde çizilmiş olup ülkeler arasında farklılıklar gösterir. Ülkemizde (2827 Sayılı Kanun, 1983) gebeliğin ilk 10 haftasında isteğe bağlı gebelik terminasyonuna izin verilirken 10 hafta üzeri gebeliklerde ancak annenin hayatını tehlikeye sokacak durumlar ve fetüs için tedavisi mümkün olmayan ölümcül hastalık mevcudiyeti ve ağır maluliyet durumu söz konusu olduğunda gebelik haftası sınırlaması olmaksızın gebeliğin sonlandırılmasına olanak sağlanır.
Bu çalışmamızda perinatoloji kliniğinde uygulanan gebelik terminasyonu olgularının kayıtları değerlendirildi. Gebelik terminasyonu endikasyonlarının yanı sıra erken ve geç gebelik terminasyonu olgularının özellikleri incelenerek fetal yapısal, kromozomal ve genetik anomalilerin prenatal dönemde erken tanısıyla ilgili farkındalığın artırılması amaçlandı.
Yöntem
Bu çalışmada Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Perinatoloji Kliniğinde Ocak 2017 ile Aralık 2019 tarihleri arasında tıbbi nedenli gebelik terminasyonu uygulanan toplam 341 olgu retrospektif olarak değerlendirildi. Çalışmanın etik kurul onayı 70904504/544 karar numarası ile Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Klinik Araştırmalar Etik Kurulundan alındı. Fetal ultrasonografik incelemelerin tümü maternal-fetal tıp uzmanları tarafından Toshiba Applio 500 (Toshiba Medical Systems, Co., Ltd., Otawara, Japonya) ultrasonografi cihazı ile gerçekleştirildi. Yapılan fetal ultrasonografik incelemede anomali saptanan veya prenatal anöploidi tarama testlerinde yüksek risk grubunda olan tüm olgulara karyotip analizi seçeneği sunuldu. Olguların klinik değerlendirmeleri tamamlandıktan sonra aile perinatoloji, tıbbi genetik, çocuk cerrahisi ve ilgili pediatri yan dal uzmanından oluşan kurul tarafından olası fetal ve postnatal prognoz hakkında bilgilendirildi. Letal anomali ve postnatal ağır maluliyet beklentisi olan anomali varlığında ayrıntılı bilgilendirme ve aile onamı sonrası gebelik terminasyonu uygulandı. Maternal endikasyonlar nedeni ile uygulanan terminasyonlar ve çoğul gebelikler çalışmaya dahil edilmedi.
Çalışmaya dahil edilen olgular gebelik terminasyonunun gerçekleştirildiği gebelik haftasına göre iki gruba ayrıldı. Gebeliğin 23. haftasından önce terminasyon uygulanan hastalar Grup 1’e (erken terminasyon) dahil edilirken, 23. hafta ve sonrasında terminasyon uygulanan hastalar Grup 2’ye (geç terminasyon) dahil edildi. Geç terminasyon olgularının tümüne terminasyon öncesinde ultrasonografi eşliğinde intrakardiyak potasyum klorür ile fetosit işlemi uygulandı. Tüm olgulara terminasyon sonrası otopsi seçeneği sunuldu.
Verilerin istatistiksel analizinde SPSS paket programı versiyon 23 (Statistical Package for the Social Sciences; SPSS Inc., Chicago, IL, ABD) kullanıldı. Tanımlayıcı istatistikler ortalama ± standart sapma, medyan (minimum–maksimum) ve sayı (yüzde) olarak verildi. Sürekli değişkenlerin normal dağılımları Kolmogorov-Smirnov testi ile sınandı. Normal dağılıma uymayan sayısal değişkenler Mann-Whitney U testi ile karşılaştırıldı. Gruplar arasında kategorik değişkenler ki kare testi veya Fisher’in kesin olasılık testi ile karşılaştırıldı. İstatistiksel anlamlılık düzeyi 0.05 olarak belirlendi.
Bulgular
Çalışmaya dahil edilen 341 olgunun 263’ünde (%77.1) erken gebelik terminasyonu uygulanırken 78 olguda (%22.9) geç gebelik terminasyonu uygulandı. Olguların ortalama maternal yaşı 31.1 iken terminasyon esnasında ortalama gebelik haftası 18.6 idi. Gruplar arasında maternal yaş, gravida, parite ve abort sayıları açısından anlamlı fark saptanmadı (p>0.05). Olguların demografik özellikleri Tablo 1’de gösterilmiştir.
Çalışmaya dahil edilen 341 olgunun 273’ünde (%80.1) ultrasonografik incelemede yapısal anomali saptanırken 68 olguda (%19.9) yapısal anomali saptanmadı. Erken terminasyon uygulanan olgularda yapısal anomali sıklığı %76.8 iken geç terminasyon olgularının %91’inde sonografik olarak yapısal anomali saptandı (p=0.006). Ultrasonografide yapısal anomali saptanan 273 olgunun 200’ünde (%73.3) izole sistem anomalisi mevcut iken 73 olguda (%26.7) çoklu sistem anomalisi mevcuttu. Erken terminasyon olgularının %75.2’sinde izole sistem anomalisi saptanırken geç terminasyon olgularının %67.6’sında izole sistem anomalisi saptandı (p>0.05). İzole anomalilerinin sistemlere göre dağılımı incelendiğinde izole kardiyovasküler sistem anomalisi sıklığı erken terminasyon olgularına (%13.8) göre geç terminasyon olgularında (%37.5) anlamlı olarak daha yüksekti (p<0.001). Olgularda saptanan yapısal anomalilerin sistemlere göre dağılımı Tablo 2’de gösterilmiştir.
Toplam 341 olgunun 232’sine (%68) karyotip analizi uygulandı. Karyotip analizi yapılan olguların 122’sinde (%52.6) kromozom anomalisi saptandı. Karyotip sonucu normal olan 110 olgunun 22’sinde ise tek gen hastalığı saptandı ve bunların da %72.7’sini talasemi oluşturmaktaydı. Olguların karyotip analizi sonuçları Tablo 3’de özetlenmiştir.
Terminasyon sonrası 57 olguda (%16.7) otopsi uygulandı. Bu olguların 49’unda (%86) otopsi bulguları ultrason bulguları ile kısmı veya tam uyum gösterdiği saptanırken 8 olguda (%14) bulgular arasında uyumsuzluk vardı. Otopsi ve prenatal bulguları uyumlu olan olguların 11’inde (%22.4) otopside ek bulgu saptandı.
Tartışma
Konjenital anomaliler infant ölümlerinin önemli nedenidir ve infantların %2’si konjenital anomaliye sahiptir.[4] Ultrasonografik fetal anomali taraması konjenital anomalilerin prenatal tanısı için önemli bir araç olmuştur ve konjenital anomalilerin çoğunluğunun prenatal olarak saptanmasını mümkün kılmıştır. Rutin ultrasonografik taramanın majör anomaliler için duyarlılığı %74 iken minör anomaliler için %46 olarak bildirilmiştir.[7] Ultrasonografinin fetal anomali saptanma oranı anomalinin sayısına, yapısına ve etkilenen organ sistemine bağlı olarak değişkenlik gösterir.[4,8,9] Ultrasonografinin duyarlılığı merkezi sinir sistemi (MSS) majör anomalilerinde %83 ve üriner sistem majör anomalilerinde %85 gibi yüksek değerlere sahipken kardiyovasküler sistem (KVS) anomalileri için bu değer %38.8’dir.[7] Erken gebelik haftalarında tüm gebelerde kromozom anomalisi riskinin belirlenmesi amacıyla ultrasonografinin ve tarama testlerinin yaygın kullanılmasına ek olarak cihazlardaki teknolojik gelişmelerin de katkısıyla fetal anatominin daha detaylı incelenmesine olanak sağlanmış ve aynı zamanda kromozom anomalilerinin erken tanısında ilerleme kaydedilmiştir.[10] Gebelik terminasyonunun, tamamlanan her gebelik haftası sonunda komplikasyonlarındaki artış ve maternal emosyonel durum için getirdiği ek yük göz önüne alındığında olabildiğince erken gebelik haftalarında uygulanması maternal sağlık için önem arz eder.[11–13]
Vaknin ve ark. gebelik terminasyonu uyguladıkları 462 olguda (328 erken gebelik terminasyonu ve 134 geç gebelik terminasyonu) fetal yapısal anomali varlığını geç terminasyon grubunda anlamlı yüksek bulurken (%62’ye karşı %54) erken terminasyon grubunda fetal kromozomal ve genetik hastalıkları anlamlı yüksek (%40’a karşı %29) bulmuştur.[14] Geç terminasyon uygulanan 144 olguyu içeren diğer bir çalışmada fetal yapısal anomali oranı %63 olarak saptanmış ve geç terminasyon grubundaki en sık endikasyon olarak bildirilmiştir.[15]
Benzer şekilde çalışmamızda terminasyon uygulanan 341 olgunun %80.1’inde ultrasonografik olarak yapısal anomali saptanırken %19.9’unda bulguya rastlanmadı. Yapısal anomali saptanmayan olgular çoğunlukla yüksek riskli anöploidi tarama testleri veya ailesel genetik hastalık öyküsü nedeniyle invaziv tanısal testler uygulanan ve erken gebelik haftalarında terminasyona giden ve dolayısıyla optimum ultrasonografik anomali taraması uygulanamayan hastalardan oluşmaktaydı. Bu bağlamda yapısal anomali varlığı açısından erken terminasyon uygulanan olgular ile geç terminasyon uygulanan olgular karşılaştırıldığında optimum ultrasonografik anomali taramasının yapıldığı geç terminasyon olgularında yapısal anomali varlığının anlamlı yüksek olduğu saptandı (%76.8’e karşı %91).
Aynı merkezde yapılan çalışmalarda Çorbacıoğlu ve ark.,[16] 498 terminasyon olgusunda MSS anomalisini (%52) en sık olarak saptarken ve çoklu sistem anomalisi oranını %10 olarak bildirirken, Aslan ve ark.[17] %58 ile MSS anomalisini en sık anomali olarak saptamış ve çoklu sistem anomalisini %8.4 olarak bildirmiştir. Yine aynı merkezde Tayyar ve ark.[18] geç terminasyon uygulanan olgularda MSS anomalisini %45 ile en sık anomali olarak saptamış ve çoklu sistem anomali oranını %8 olarak bildirmiştir. Çalışmamızda yapısal anomalilerin %73.3’ünü izole anomaliler oluştururken %26.7’sini çoklu sistem anomalisi oluşturmaktaydı. MSS anomalisi (%45) en sık izole sistem anomalisi olurken KVS anomalisi (%19.5) diğer sık görülen izole anomali idi. Çoklu sistem anomalileri dikkate alındığında MSS ve KVS en sık iştirak eden sistemler olarak saptandı. Bizim çalışmamızda çoklu sistem anomalilerinin oranının literatüre göre yüksek çıkması kromozom anomalilerinde ortaya çıkan çoklu anomalilerin de verilere dahil edilmesine bağlanabilir.
Çalışmamızda erken terminasyon ile geç terminasyon uygulanan olgular karşılaştırıldığında MSS anomalilerinin her iki grupta da en sık anomali olarak izlendiği ve bunu KVS anomalilerinin takip ettiği görülmektedir. Ancak KVS anomalilerinin geç terminasyon uygulanan olgularda anlamlı yüksek olduğu izlendi. Bu da literatür ile uyumlu olarak kardiyak anomalilerin ultrasonografik tanısının daha geç haftalarda ortaya konmasına bağlanabilir.[19]
Literatürde terminasyon uygulanan olgulardaki kromozomal hastalık oranlarını Vaknin ve ark.[14] erken terminasyonlar için %35, geç terminasyonlar için %26 olarak bildirirken Tayyar ve ark.[18] geç terminasyonlar için %19 olarak bildirmiştir. Çorbacıoğlu ve ark.[16] 2002–2006 yılları ile 2007–2010 yılları arasında terminasyon uygulanan olgulardaki kromozomal hastalık oranlarını karşılaştırdıklarında 2007–2010 yılları arasında anlamlı yükseklik olduğunu saptamışlar ve bunu anöploidi tarama testlerinin daha yaygın kullanımına bağlamışlardır.
Çalışmamızdaki olguların %68’inde karyotip analizi uygulanırken karyotip analizi yapılan olguların %52.6’sında kromozom anomalisi saptandı ve terminasyon uygulanan 341 olgunun %35.8’ini kromozomal hastalıklar oluşturmaktaydı. Çalışmamızda saptanan kromozom anomalilerinin dağılımı literatür ile uyumlu idi ve en sık trizomi 21 izlendi.[14,16,20] Karyotipi normal olan olguların önemli bir kısmını ise özellikle talasemi nedenli tek gen hastalıkları oluşturmaktaydı ve tek gen hastalıkları tüm terminasyonların %6.5’inden sorumluydu. Çalışmamızda tek gen hastalıklarına bağlı terminasyon oranı literatüre göre daha yüksek terminasyon nedeni olarak saptandı.[14,16] Bu farkın, çalışmaya dahil edilen hastaların Akdeniz Bölgesinde yer almasına ve bu bölgedeki talasemi insidansının yüksekliğine bağlı olduğu düşünüldü. Erken terminasyon uygulanan olgularda, geç terminasyon uygulanan olgularla kıyaslandığında literatür ile uyumlu olarak[14,17] kromozom anomalisi oranı yüksek saptandı (%37.6’ya karşı %29.5) ancak fark istatistiksel olarak anlamlı değildi. Bu fark erken gebelik terminasyonu olgularının anöploidi tarama testleri sonucunda uygulanan kromozom anomalilerine bağlı terminasyonları kapsaması ve bu sürecin daha erken gebelik haftalarında sonuçlandırılabilmesine bağlı görünmektedir.
Çalışmamıza dahil edilen 341 olgunun otopsi oranı %16.7 olup oldukça düşüktür. Literatürde de 21. yüzyılda hem yetişkin hem de pediatrik ve fetal otopsi sayısında belirgin düşüş saptanmıştır.[21] Bu düşüşte karmaşık yöntemlerin artması etkin olmakla birlikte klinik hekimlerinin ve patologların tutumunun da etkili olduğu düşünülmektedir. Bizim kurumumuzda da pediatrik otopsilerde son üç yılda %50’den fazla keskin bir düşüş dikkat çekmektedir. Olgularımızda %86 oranında otopsi bulguları ultrason bulguları ile kısmi veya tam uyum gösterdiği saptanırken, %14 oranında arasında uyumsuzluk vardır. Kısmi uyumsuzlukların da olduğu göz önünde bulundurulursa eşlik eden anomalilerin tespitinde otopsi sayısının düşmesi ciddi bir veri kaybına neden olmaktadır. Otopsinin önemi konusunda sadece hekimler arasında değil ailelerde de farkındalık oluşturulması gerekmektedir. Otopsi oranının artışı hasta takibini ve yönetimini değiştirebilecek önemli bir veri elde edilmesini sağlayabilir.
Terminasyon sonrası otopsi oranlarının azlığı, geç terminasyon grubundaki vaka sayılarının azlığı ve aynı zamanda çalışmanın retrospektif dizaynı çalışmamızın kısıtlılıkları arasında sayılabilir. Olguların karyotip analiz oranının yüksekliği çalışmamızın üstün yönü olarak düşünülebilir.
Sonuç
Fetal anomalilerin prenatal tanısı; bu konuda deneyimli merkezlerin ve personelin artması, ultrasonografik anomali taraması ve anöploidi tarama testlerinin tüm gebelerde rutin hale getirilmesi ve bunlara ek olarak ilerleyen teknolojinin, hücre dışı DNA gibi yeni tarama testlerinin programa dahil edilmesiyle daha erken gebelik haftalarında ve daha yüksek doğrulukla konabilecektir. Sonuç olarak erken prenatal tanı ve müdahalenin maternal sağlık açısından önemli katkıları olacaktır.
Kaynaklar
- Petrini J, Damus K, Russell R, Poschman K, Davidoff MJ, Mattison D. Contribution of birth defects to infant mortality in the United States. Teratology 2002;66 Suppl 1:S3–6.
- Wyldes MP, Tonks AM. Termination of pregnancy for fetal anomaly: a population-based study 1995 to 2004. BJOG 2007;114:639–42.
- Rydberg C, Tunón K. Detection of fetal abnormalities by second-trimester ultrasound screening in a non-selected population. Acta Obstet Gynecol Scand 2017;96:176–82.
- Boyd PA, Chamberlain P, Hicks NR. 6-year experience of prenatal diagnosis in an unselected population in Oxford, UK. Lancet 1998;352:1577–81.
- Saltvedt S, Almström H, Kublickas M, Valentin L, Grunewald C. Detection of malformations in chromosomally normal fetuses by routine ultrasound at 12 or 18 weeks of gestation – a randomised controlled trial in 39,572 pregnancies. BJOG 2006;113:664–74.
- Romosan G, Henriksson E, Rylander A, Valentin L. Diagnostic performance of routine ultrasound screening for fetal abnormalities in an unselected Swedish population in 2000–2005. Ultrasound Obstet Gynecol 2009;34:526–33.
- Grandjean H, Larroque D, Levi S; The Eurofetus Team. Sensitivity of routine ultrasound screening of pregnancies in the Eurofetus database. Ann N Y Acad Sci 1998;847:118–24.
- Levi S. Ultrasound in prenatal diagnosis: polemics around routine ultrasound screening for second trimester fetal malformations. Prenat Diagn 2002;22:285–95.
- Carrera JM, Torrents M, Mortera C, Cusí V, Muñoz A. Routine prenatal ultrasound screening for fetal abnormalities: 22 years’ experience. Ultrasound Obstet Gynecol 1995;5:174–9.
- Boyd PA, Devigan C, Khoshnood B, Loane M, Garne E, Dolk H; EUROCAT Working Group. Survey of prenatal screening policies in Europe for structural malformations and chromosome anomalies, and their impact on detection and termination rates for neural tube defects and Down’s syndrome. BJOG 2008;115:689–96.
- Rossi AC, Prefumo F. Accuracy of ultrasonography at 11-14 weeks of gestation for detection of fetal structural anomalies: a systematic review. Obstet Gynecol 2013;122:1160–7.
- Allan LD. Cardiac anatomy screening: what is the best time for screening in pregnancy? Curr Opin Obstet Gynecol 2003;15:143–6.
- Dugoff L. Ultrasound diagnosis of structural abnormalities in the first trimester. Prenat Diagn 2002;22:316–20.
- Vaknin Z, Ben-Ami I, Reish O, Herman A, Maymon R. Fetal abnormalities leading to termination of singleton pregnancy: the 7-year experience of a single medical center. Prenat Diagn 2006;26:938–43.
- Vaknin Z, Lahat Y, Barel O, Ben-Ami I, Reish O, Herman A, et al. Termination of pregnancy due to fetal abnormalities performed after 23 weeks’ gestation: analysis of indications in 144 cases from a single medical center. Fetal Diagn Ther 2009;25:291–6.
- Çorbacıoğlu A, Aslan H, Aydın S, Akbayır O, Ersan F, Alpay V, et al. Trends in fetal indications for termination of pregnancy between 2002 and 2010 at a tertiary referral centre. J Turk Ger Gynecol Assoc 2012;13:85–90.
- Aslan H, Yildirim G, Ongut C, Ceylan Y. Termination of pregnancy for fetal anomaly. Int J Gynaecol Obstet 2007;99:221–4.
- Tayyar A, Acar DK, Turhan U, Özköse ZG, Ekiz A, Gezdirici A, et al. Late terminations of pregnancy due to fetal abnormalities: an analysis of 229 cases. [Article in Turkish] İstanbul Kanuni Sultan Süleyman Tıp Dergisi 2018;10:12–7.
- Allan LD. Cardiac anatomy screening: what is the best time for screening in pregnancy? Curr Opin Obstet Gynecol 2003;15:143–6.
- Yılmaz Baran Ş, Alemdaroğlu S, Doğan Durdağ G, Kalaycı H, Yılmaz Çelik Z. The analysis of the termination of pregnancies at and after ten weeks of gestation – a monocenter study. Perinatal Journal 2019;27:14–21.
- Royal College of Pathologists of Australasia Autopsy Working Party. The decline of the hospital autopsy: a safety and quality issue for healthcare in Australia. Med J Aust 2004;180:281–5.
|
Dosya / Açıklama |
|
Tablo 1. Olguların demografik özellikleri. |
|
Tablo 2. Olgularda saptanan yapısal anomalilerin sistemlere göre dağılımı. |
|
Tablo 3. Olguların genetik inceleme sonuçlarının dağılımı. |