Ara

Bu bölümde sistem içerisindeki makaleler arasında arama yapabilirsiniz.

Dergi Kimliği

Online ISSN
1305-3132

Yayın Dönemi
1993 - 2021

Editor-in-Chief
​Cihat Şen, ​Nicola Volpe

Editors
Daniel Rolnik, Mar Gil, Murat Yayla, Oluş Api

Gebeliğin hipertansif bozukluklarının prevalansının mevsimsel değişimi

Cuma Taşın, Kıvılcım Bektaş

Künye

Gebeliğin hipertansif bozukluklarının prevalansının mevsimsel değişimi. Perinatoloji Dergisi 2019;27(2):101-104 DOI: 10.2399/prn.19.0272008

Yazar Bilgileri

Cuma Taşın1,
Kıvılcım Bektaş2

  1. Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi, Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı, Mersin
  2. Mardin Kızıltepe Devlet Hastanesi, Kadın Hastalıkları ve Doğum Kliniği, Mardin
Yazışma Adresi

Cuma Taşın, Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi, Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı, Mersin, [email protected]

Yayın Geçmişi

Gönderilme Tarihi: 07 Ağustos 2019

Kabul Edilme Tarihi: 30 Ağustos 2019

Erken Baskı Tarihi: 30 Ağustos 2019

Çıkar Çakışması

Çıkar Çakışması: Çıkar çakışması bulunmadığı belirtilmiştir.

Amaç
Preeklampsinin patogenezi hala yeterince anlaşılmamıştır. Son araştırmalar, insidansın gebe kalma ve doğum mevsimine göre değiştiğini göstermiştir. Mersin ilinde doğum mevsimi ile preeklampsi prevalansı arasında bir ilişki olup olmadığını belirlemek için kesitsel bir çalışma yapılmıştır.
Yöntem
Son 12 yılda hastanemizde doğum yapan 9547 gebenin taburcu kayıtları incelendi; 542 hipertansif gebenin hastane taburcu kayıtlarının retrospektif analizi yapıldı. Mevsimler; ilkbahar (mart, nisan, mayıs), yaz (haziran, temmuz, ağustos), sonbahar (eylül, ekim, kasım) ve kış (aralık, ocak, şubat) olarak ele alındı. Hastalıkların dağılımına göre aylık harita çıkarıldı.
Bulgular
Hipertansif hastalıklar ile doğum yapan 542 kadının içerisinde en sık olarak (%42.1) hafif preeklampsi izlendi. Hipertansif gebelik en sık kış ayında (%27.5) gözlendi. Ocak ve temmuz ayında prevalans oranı (%10.2 ve %10) diğer aylara göre daha yüksek izlendi ve mayıs ayında prevalansı herhangi bir aya göre daha düşük (%4.2) izlendi.
Sonuç
Mersin’deki kadınlar arasında hipertansif gebelik prevalansı yaz ve kış aylarında doğum yapan hastalarda daha yüksek, ilkbahar için daha düşük saptandı. Bu sonuçlarla farklı mevsimlerde sıcaklık ve nem değişikliklerinin preeklampsiyi etkileyebileceği görülmektedir. Bu verileri doğrulamak için daha geniş kapsamlı kohort çalışmalarına ihtiyaç vardır.
Anahtar Kelimeler

Gebeliğin hipertansif bozuklukları, mevsimsel dağılım, prevalans.

Giriş
Preeklampsi (PE) gebeliğin 20 haftasından sonra proteinüri ve hipertansiyon ile seyreden gebeliğin multisistemik bir hastalığıdır. Eklampsi (E), preeklampsili bir hastada nöbetler ile seyreden ciddi bir komplikasyondur. PE nem, sıcaklık ve çevresel faktörlere bağlı olarak farklı sıklıklarda görülmekle birlikte tüm gebeliklerin %5–7’sinde görülür. Gebelikle ilişkili hipertansif bozukluklar (GHB) Amerika Birleşik Devletleri’nde anne ölümlerinin en önemli üçüncü sıklıktaki nedenlerindendir.[1] PE’li hastalarda erken teşhis ve yakından gözlem yapılması önemlidir. Bu hastalarda abrupsiyo plasenta, akut böbrek yetmezliği, serebrovasküler ve kardiyovasküler komplikasyonlar ve dissemine intravasküler koagülasyon maternal ölüm ile ilişkilidir.[2,3]
Daha önceden yapılan çalışmalar PE/E insidansının mevsimsel eğilimlerinin olduğunu göstermiştir. Bu eğilimin ortam sıcaklığı ve nemden kaynaklanabileceği söylenmiştir. Immink ve ark., Güney Afrika’daki 11.000 gebede yaptıkları çalışmada PE sıklığının kışın %13.6 ile en yüksek olduğunu tespit etmişler.[4] Mumbai ise Hindistan’ın tropikal ikliminde yaptığı bir çalışmada, hava sıcaklığının daha düşük ve nemli olduğu muson mevsiminde E insidansının yüksek olduğunu saptamıştır.[5] Tam ve ark., Hong Kong’da yaptıkları çalışmada haziran ayında gebe kalanlarda PE insidansını daha yüksek saptamışlardır.[6]
Philips ve ark. doğum mevsimi ile PE hastalığı arasında ilişki olup olmadığını araştırmışlar ve yaz aylarında gebe kalanlarda, ilkbahar aylarında gebe kalanlara göre PE olasılığında %70 artış olduğunu saptamışlardır.[7] Biz de çalışmamızda mevsimler ile preeklampsi hastalığı arasında bir ilişki olup olmadığını araştırdık.
Yöntem
Son 12 yılda Mersin Üniversitesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Kliniğinde doğum yapmış 9547 gebenin taburcu kayıtları retrospektif olarak incelendi. 228 tane preeklampsi, 143 tane şiddetli preeklampsi, 24 tane süperempoze preeklampsi, 34 tane eklampsi, 60 tane HELLP sendromu (hemoliz, trombositopeni ve yüksek karaciğer transaminaz), 23 tane kronik hipertansiyon (HT) ve 147 tane sağlıklı kontrol hastasının taburcu kayıtları değerlendirildi. Çoğul gebelikler çalışma dışı tutuldu. Hasta verileri IBM SPSS (IBM Corp., Armonk, NY, ABD) sürüm 24 kullanılarak analiz edildi. GHB hastalarının frekansları için çoklu gruplarda ki kare testi kullanıldı. Aylar karşılaştırılırken Bonferroni testinden yararlanıldı. İstatistiksel olarak p<0.05 anlamlı olarak değerlendirildi.
Bulgular
Bu çalışmamızda GHB hastaları demografik özelliklerine göre değerlendirildiğinde, HELLP sendromu ve PE hastaları hariç diğer tüm gruplardaki yaş ortalaması kontrol grubundan anlamlı olarak farklıdır (Tablo 1). Çalışmada süperempoze PE, kronik HT ve gestasyonel HT (GI HT) ileri yaşlarda görülürken, E daha genç gebelerde görülmektedir. Hastalar fetal ağırlık açısından değerlendirildiğinde grupların kendi arasında ve kontrol grubuyla karşılaştırıldığında istatistiksel olarak anlamlı sonuçlara ulaştık. Hastalığın klinik şiddeti arttıkça fetal ağırlığın azaldığını (düşük doğum ağırlığı <2500 gram, çok düşük doğum ağırlığı <1500 gram) ve intrauterin gelişme geriliği sıklığının arttığını saptadık (p<0.05). Hastalık grupları arasında fetal cinsiyet açısından ise anlamlı fark saptamadık.
Hastaların demografik özelliklerine bakıldığında hastalık şiddeti arttıkça, beklendiği gibi hasta daha erken haftalarda doğurmaktadır ve bu sonuçlar kontrol grubu ile karşılaştırıldığında anlamlı farklılık tespit edilmiştir (p<0.05). GHB prevalansı aylara göre değişkenlik göstermektedir. Şekil 1’de görüleceği gibi en düşük prevalansı mayıs ayında, en yüksek değerleri de yaz ve kış mevsiminde görülmektedir. Mayıs ve eylül ayından sonra pik yapmaktadır. Bu mevsimsel dağılım GHB içindeki hastalıkların çoğunda da benzerlik göstermektedir.
Tartışma
Yaptığımız bu çalışmada GHB’nin; mevsimsel bir korelasyon gösterdiği ocak ve temmuz aylarında en fazla olduğunu, mayıs sonunda da en düşük değerlere ulaştığını saptadık. Çalışmamız daha önceki çalışmalar ile karşılaştırıldığında bazı farklılıklar söz konusudur. Daha önce yapılan çalışmalarla uyumlu olarak hava sıcaklığının daha düşük olduğu dönemlerde GHB insidansının arttığını saptadık.[4,5] Fakat farklı olarak çalışmamızda nemin ve sıcaklığın en yüksek olduğu yaz aylarında ise prevalans en düşüktü. Bu sonuç diğer benzer nem ile ilişki saptanan çalışmalardan farklıydı.[7] Norveç’te yapılan bir çalışmada PE aylık prevalansının ağustosta en düşük, aralıkta da en yüksek olduğu saptanmıştır.[8] Bu sonuçların yaptığımız çalışma ile uyumlu olduğunu saptadık. Sudan’da Ali ve ark.’nın yaptığı bir çalışmada, yüksek sıcaklık ve düşük nemin olduğu dönemlerde PE hastalığı daha sık görülmüştür.[9] Ayrıca Japonya’da Morikawa ve ark.’nın yaptığı bir çalışmada GHB’nin kış ve erken ilkbaharda en sık, yazın en az olduğu saptanmış ve bu sonucun çevresel faktörlere bağlı olabileceği sonucu çıkarılmıştır.[10] Bu sonuçlar çalışmamız ile uyumludur. Çalışmayı yaptığımız yerde nem yazın yüksek, ağustosta en fazla, kışın ve ilkbaharda en düşük düzeylere inmektedir.
Bu çalışmamızda diğer amacımız da bu hastaların gebe kaldığı tarihi de düşünerek hastaları gruplamak ve prevalansı çıkarmaktı. GHB olan hastaların gebe kaldığı aylarda doğum tarihi ile uyumlu bir grafik çıkmıştır. Şekil 1’deki grafikler incelendiğinde GHB’nin alt gruplarının aylara göre artış ve azalışlarının paralel seyrettiği izlenmiştir. PE ve E hastalarının bu mevsimsel değişimini açıklamak için ortam sıcaklığı, gün ışığı saat sayısı, mevsimsel gıda ve diyet, enfeksiyonlar ve havadaki değişikliklerin plazma hacmindeki değişimleri öne sürülmüştür.[4,7]
Hayvan deneylerinde preimplantasyon embriyoların değişimini tehlikeye sokan ısı şok proteinleri tespit edilmiştir.[11] Soğuk havanın vazospazma yol açabileceği ileri sürülmüştür.[8] Bizim çalışmamızda da hastaların, gebeliğin oluşma tarihi ile uyumlu çıkması preimplantasyon ve/veya implantasyon dönemini desteklemektedir. Özetle bu çalışmamız ilkbahar ve aralık gibi kış aylarında doğum yapan ve bu aylarda gebe kalan hastalarda GHB oranının diğer aylardan fazla olduğu ve yaz sonu/erken sonbaharda GHB prevalansının düşük olduğu saptandı. Sonuçların tepe ve dip prevalansını bildiren diğer çalışma sonuçları ile tutarlı olduğu saptandı.[8,12]
Preeklampsideki mevsimsel eğilim maternal serum D vitaminini etkileyen güneşli havada geçirilen süre ve maternal serum D vitamini gibi faktörlere bağlı olabilir.[13,14] D vitamininin PE’deki olası rolü yeni bir çalışma alanıdır. Bilindiği gibi PE patogenezi, immün fonksiyon bozukluğu, plasental implantasyon ve anormal anjiyogenez gibi D vitamini tarafından etkilenebilecek çok sayıda biyolojik yol içerir.[13]
Sonuç
Yaptığımız bu çalışmada daha önce yapılan çalışmalar ile tutarlı sonuçlara ulaştık. Çalışmada GHB’nin; nemin ve sıcaklığın düşük olduğu kış ve yaz aylarında daha sık görüldüğü, ilkbahar aylarında ise, özellikle de mayıs ayında, en düşük seviyelere indiği saptandı. Bu hastalar gebeliğin oluştuğu aylara göre sıralandığında, GHB alt gruplarında tutarlılık görülmemesine rağmen tüm hastaların oran grafiği doğum haftası ile uyumlu çıktı. Bu çalışmadan çıkaracağımız sonuç GHB’nin çevresel faktörlere bağlı olduğu (nem, sıcaklık, D vitamini vb.), bunun sonucunda belirli zamanlarda hastalıkların sık görülmesinin sebebinin bu olabileceği anlaşılmaktadır.
Kaynaklar
  1. Wagner LK. Diagnosis and management of preeclampsia. Am Fam Physician 2004;70:2317–24. [PubMed

  2. ACOG Committee on Practice Bulletins--Obstetrics. ACOG practice bulletin. Diagnosis and management of preeclampsia and eclampsia. Number 33, January 2002. Obstet Gynecol 2002;99:159–67. [PubMed] [CrossRef

  3. Brunelli VB, Prefumo F. Quality of first trimester risk prediction models for pre-eclampsia: a systematic review. BJOG 2015;122:904–14. [PubMed] [CrossRef

  4. Immink A, Scherjon S, Wolterbeek R, Steyn DW. Seasonal influence on the admittance of pre-eclampsia patients in Tygerberg Hospital. Acta Obstet Gynecol Scand 2008;87:36–42. [PubMed] [CrossRef

  5. Subramaniam V. Seasonal variation in the incidence of preeclampsia and eclampsia in tropical climatic conditions. BMC Womens Health 2007;7:18. [PubMed] [CrossRef

  6. Tam WH, Sahota DS, Lau TK, Li CY, Fung TY. Seasonal variation in pre-eclamptic rate and its association with the ambient temperature and humidity in early pregnancy. Gynecol Obstet Invest 2008;66:22–6. [PubMed] [CrossRef

  7. Phillips JK, Bernstein IM, Mongeon JA, Badger GJ. Seasonal variation in preeclampsia based on timing of conception. Obstet Gynecol 2004;104:1015–20. [PubMed] [CrossRef

  8. Magnus P, Eskild A. Seasonal variation in the occurrence of pre-eclampsia. BJOG 2001;108:1116–9. [PubMed] [CrossRef

  9. Ali AA, Adam GK, Abdallah TM. Seasonal variation and hypertensive disorders of pregnancy in eastern Sudan. J Obstet Gynaecol 2015;35:153–4. [PubMed] [CrossRef

  10. Morikawa M, Yamada T, Yamada T, Cho K, Sato S, Minakami H. Seasonal variation in the prevalence of pregnancy-induced hypertension in Japanese women. J Obstet Gynaecol Res 2014;40:926–31. [PubMed] [CrossRef

  11. Krininger CE 3rd, Stephens SH, Hansen PJ. Developmental changes in inhibitory effects of arsenic and heat shock on growth of pre-implantation bovine embryos. Mol Reprod Dev 2002;63:335–40. [PubMed] [CrossRef

  12. Bodnar LM, Catov JM, Roberts JM. Racial/ethnic differences in the monthly variation of pre-eclampsia incidence. Am J Obstet Gynecol 2007;196:324.e1–5. [PubMed] [CrossRef

  13. Bodnar LM, Catov JM, Simhan HN, Holick MF, Powers RW, Roberts JM. Maternal vitamin D deficiency increases the risk of preeclampsia. J Clin Endocrinol Metab 2007;92:3517–22. [PubMed] [CrossRef

  14. Baker AM, Haeri S, Camargo CA Jr, Espinola JA, Stuebe AM. A nested case-control study of midgestation vitamin D deficiency and risk of severe preeclampsia. J Clin Endocrinol Metab 2010;95:5105–9. [PubMed] [CrossRef
Dosya / Açıklama
Tablo 1.
Gebelikte hipertansif hastalıkların demografik özellikleri.
Şekil 1.
GHB olan hastalarda yıl içindeki prevalans.