Giriş
Preeklampsi, gebeliğin en korkulan komplikasyonlarından biridir ve jeneralize endotel disfonksiyonu ile karakterizedir. Klasik olarak tanım kriterleri Task Force ile belirlenmiştir. Ancak her zaman bu kriterlere uygun olarak karşımıza çıkmamaktadır. Hiponatremi preeklampsinin farklı habercilerinden biri olabilmektedir ve buna hazırlıklı olmak hayat kurtarabilir.
Amaç
Biz bu vaka ile hiponatreminin preeklampsi öngörüsündeki yerini ve elektrolit takibinin önemini vurgulamak istedik.
Olgu
32 yaşında, 28 haftalık ilk gebelik, hastanemize bilateral alt ekstremite ödemi ve son 1 hafta içinde 8 kg. alma şikayeti ile başvurdu. Hikayesinde ve bu haftaya kadar olan takiplerinde bir özellik yoktu. Bilateral pretibial ödemi +3/4 olan hastanın fizik muayenesi yapıldı, rutin tetkikleri istendi ve takip amacıyla yatırıldı. Yatışta TA: 130/80 mmHg idi. Hastanın laboratuvar sonuçlarında sodium 131 mEq/L olması dışında başka patolojik bir sonuç yoktu (spot idrarda protein/kreatinin oranı 0.18). İkinci gün alt ekstremite ödemine üst ekstremite ödemi de eklendi ve serum sodium değeri 130 mEq/L’e düştü. Günlük vital ve laboratuvar takipleri normal seyretti. Üçüncü gün hastanın TA:140/90 mmHg oldu ve hala proteinüri veye diğer preeklampsi kriterleri olmamasına ragmen serum sodyumu düşmeye devam etti. 5. gün TA: 150/100 mmHg idi ve hastanın batınında serbest sıvı (asit) saptandı. Ve 6. gün hastada TA 160/110 mmHg, asit olması, bilateral plevral efüzyon gelişmesi ve spot idrarda protein/kreatinin oranının 2.4 gelmesi üzerine hasta ağır preeklampsi endikasyonu ile doğurtuldu. Doğumunda hastanın serum sodium değeri 127 mEq/L idi. Postpartum komplikasyonsuz iyileşen hastanın serum sodium değerleri doğum sonrası 2. gün 138 mEq/L’e yükseldi.
Sonuç
Preeklampsi klasik tablonun dışında farklı klinik tablolar ile de karşımıza çıkabilir. Erken tanının önemli olması nedeniyle preeklampsinin proteinüri ortaya çıkmadan elektrolit imbalansı ile de ortaya çıkabileceği unutulmamalıdır.
Anahtar Kelimeler