Amaç
İntrauterin gelişme kısıtlılığı (IUGR) anlamlı perinatal morbidite ve mortalite oranlarıyla ilişkilidir. Bu fetuslarda; normal nörolojik gelişim, fetal ölüm, doğum asfiksisi, mekonyum aspirasyonu, neonatal hipoglisemi ve hipotermi prevalansı artmaktadır ve ideal doğum zamanlaması hakkında kesin bir fikir birliği bulunmamaktadır. Biz de çalışmamızda intrauterin gelişme kısıtlılığı olan fetusların Doppler akımları ile doğumdaki kan pH değerlerinin perinatal ve neonatal sonuçlar açısından değerlendirilmesini amaçladık.
Yöntem
Çalışmamıza hastanemiz perinatoloji servisinde Temmuz 2014 ve Ocak 2015 tarihleri arasında IUGR tanısı konan 32 hasta dahil edildi. IUGR tanısı tahmini fetal ağırlığın 10. persantilin altında olmasına göre konulmuştur. Doppler ölçümleri doğumdan önce 24 saat içerisinde yapıldı ve doğumda fetal kord kan gazı alındı. Hastalar umblikal arterde akım kaybı olmayan (n=17) ve umblikal arterde akım kaybı (n=11) veya ters akım olan (n= 4) olmak üzere iki gruba ayrıldı. Ayrıca 3 hastada duktus venozusta ters a dalgası saptandı. Doğum kararı anormal fetal kalp atım hızı paterni veya düşük skorlu biyofizik profil varlığında verildi. Neonatal sonuçlar doğumdan sonra 3 aya kadar izlendi. Çalışmada elde edilen bulgular değerlendirilirken, istatistiksel analizler için SPSS 22 (IBM SPSS, Türkiye) programı kullanıldı.
Bulgular
Çalışmamıza IUGR’ı olan toplam 32 olgu dahil edilmiştir. Olguların yaş ortalaması 27.53±6 yıl, gebelik sayıları ortalaması 1.63±0.98, parite sayıları ortalaması ise 0.47±0.80’dır. Gebelik süreleri ortalaması 239.31±29 gün, doğum ağırlıkları ortalaması 1595.47±727 gram, yenidoğan yoğun bakım yatış süreleri ortalaması ise 22 gündür. Olguların 8’inde (%25) umblikal arter 0.5–1 PI, 9’unda (%28.1) 1–1.5 PI, 11’inde (%34.4) end diyastolik akım kaybı ve 4’ünde (%12.5) ters akım görülmüştür. Olguların 3’ünde (%9.4) duktus PI 3 ve üzerinde iken, 29’unda (%90.6) duktus PI değerinin 3’ün altında olduğu görülmektedir. Umblikal arterde akım kaybı olmayan grupta neonatal mortalite görülmezken, umblikal arterde akım kaybı veya ters akım olan grupta %40 (n=6) mortalite izlendi. Bu fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur (p:0.039). Akım kaybı olmayan grubun doğum ağırlıkları ortalaması (2118 g), patolojik akım grubundan (968 g) istatistiksel olarak anlamlı düzeyde yüksek saptandı (p:0.001). Akım kaybı olmayan grubun Apgar 5. dk skor ortalaması (7.65), patolojik akım grubundan (6.27) istatistiksel olarak anlamlı düzeyde yüksek saptandı (p:0.001). Akım kaybı olmayan grubun yenidoğan yoğun bakım ünitesine yatış süreleri (6,58 gün), patolojik akım grubundan (39.93 gün) istatistiksel olarak anlamlı düzeyde düşük bulundu (p:0.001). Akım kaybı olmayan grupta baz açığı ortalaması (-0.75), patolojik akım grubundan (-5.76) istatistiksel olarak anlamlı düzeyde yüksek saptandı (p:0.004). Akım kaybı olmayan grubun pH ortalaması (7.33), patolojik akım grubundan (7.24) istatistiksel olarak anlamlı düzeyde yüksek saptandı (p:0.016). Duktus venozusta ters a dalgası bulunan 3 hasta postpartum 1., 9. ve 110. günlerde exitus oldu.
Sonuç
Umblikal arterde akım kaybı veya ters akım olan grupta, umblikal arterde endiyastolik akım olan gruba göre neonatal mortalite daha yüksek, yenidoğan yoğun bakımda yatış süresi daha uzun, 5. dakika Apgar skorları, doğum kiloları, fetal kord kan gazı pH değerleri ve baz açığı daha düşük görüldü. Duktus venozus PI değeri 3 ve üzerinde olan fetuslarda neonatal ölüm görüldü. Bu fetuslarda aynı zamanda duktus venozusda ters a dalgası mevcut idi. Miyadını tamamlamış intrauterin gelişme geriliği olan ve akciğer maturitesini tamamlamış umblikal arterde akım kaybı veya ters akım izlenen fetuslarda doğum düşünülmelidir. Daha küçük fetuslarda umblikal arterde akım kaybı veya ters akım saptananlarda duktus venozus hız dalga paterni ile takip edilebilir. Çalışmamızda hasta sayısının az olması sebebiyle fetusların doğurtulması için en uygun duktus venosus PI değerini saptanamamıştır, daha geniş hasta sayılı çalışmalar gerekmektedir.
Anahtar Kelimeler