Amaç
Gebelikte kolorektal kanser nadir olup bildirilen insidansı %0.001–0.1’dir. Literatürde gebelik sırasında ortaya çıkan kolorektal kanserle ilgili yaklaşık 275 olgu bulunmakta, bunların sadece 41 tanesi peritoneal refleksiyonun üst seviyesinden kaynaklanmaktadır. Kolorektal tümör tedavisinde sağlanan gelişmelere rağmen gebelikte prognozun kötü olmasının sebebi, kanser semptomlarının gebeliğin neden olduğu şikayetler olarak değerlendirilip geç tanı konulması ve gebelik etkisiyle bu tümörlerin hızlı büyümesi olabilir. Birinci seçenek halen cerrahi olup, canlı fetusun varlığı tedavideki en büyük sorunu oluşturmaktadır. Biz burada gebelikte kolon kanseri nedeniyle ileus tablosu ile başvuran olguyu sunduk.
Olgu
24 yaşında ikinci gebeliğinde retroplesantal hematom ön tanısıyla kliniğimize sevk edilen hastanın sağ alt kadran ağrısı, bulantı kusma şikayeti vardı. Ultrasonunda 31–32 haftalık, transvers prezentasyonunda tek fetus, sağ yan duvarda plasenta, sağ adneksial alanda 15¥10 cm’lik semisolid kitle gözlendi. Preterm fetus nedeniyle semptomatik tedavi başlandı, takiplerinde servikal açıklığı oluşan hasta transvers geliş nedeniyle sezaryana alındı. Batında minimal seröz sıvıya rastlanıldı. 1715 gram, 7–9 apgarlı kız bebek doğurtuldu, plasenta normaldi. Sağ overden kaynaklanan çekuma yapışık kitle gözlendi, sol over normaldi, pelvik peritonda implantasyon odağına rastlanılmadı, sağ salpingoooferektomi yapıldı. Batın eksplorasyonunda karaciğerde multiple tümöral odaklar gözlendi, çekumda tümöral dokuya rastlanılmadı. Adneksial kitle ve karaciğerdeki metastazlar nedeniyle postoperatif bakılan CA 19–9, CEA ve CA 125 seviyeleri yüksekti, tomografi de kolon anslarında dilatasyon izlenen hastanın kolonoskopisinde, inen kolonda ülserevejetan kitle görüldü, biyopsiler alındı.
Sonuç
Sonuçları adenokarsinomla, yapılan sağ salpingoooferektominin sonucu ise primeri kolon kanseri olan yüksek dereceli seröz adenokarsinoma olarak raporlandı. Postoperatif 16. günde hastada ileus tablosu gelişti, anastomoz kaçak riskinin yüksek olması nedeniyle kolostomi açıldı ve sonrasında kemoterapi başlandı. Kolorektal kanser, kadınlardaki kansere bağlı ölümlerin üçüncü nedenidir. Gebelikte kolorektal kanser varlığını ilk olarak 1928’de Evers tarif etmiştir, semptomları bulantı, kusma, karın ağrısı, şişkinlik, konstipasyon, anemi ve rektal kanamadır. Bunların normal gebeliğin seyrinde de sık görülmesi, büyüyen fetusla birlikte oluşan abdominal distansiyonun intraabdominal tümörleri maskeleyebilmesi ve gençlerde kanser insidansının azlığı nedeniyle belirgin tümör semptomlarını gözardı etmek tanının gecikmesine yol açabilir. Tedavi hastanın yaşı, gestasyonel yaş, kanserin evresi, dini prensipler, operatif ve teknik zorlukların yanında cerrahi gerekliliğin acil veya elektif oluşuna göre değişmektedir. İlerlemiş hastalık ve gecikmiş tanıya bağlı olarak prognozu genellikle kötüdür. İlk trimester obstetrik ultrasonda mutlaka adneksial alan değerlendirilmeli patoloji tespit edildiyse ileriki tetkiklerle tanı netleştirilmelidir. Tümörden şüphelenilmemiş akut batın tablosu olan gebelerde cerrahi sırasında eksplorasyon tam olarak yapılmazsa tümör kolaylıkla atlanabilir. Neticede surviye katkıda bulunmanın ve tanıyı koymanın en önemli yolu tümör olabileceğinden şüphelenmektir.
Anahtar Kelimeler