Amaç
Gerçek sıklığı tam bilinmemekle birlikte konjenital uterin anomalilerin insidansının %0001 ile%10 arasında olduğu tahmin edilebilmektedir. Bu kadınların %25’inde fertilite problemleri mevcuttur. Gebe kalanlarda ise perinatal mortalite ve morbidite artmıştır. Rudimenter hornun sıklığı tam olarak bilinmese de 1/1600 kadardır. Gebelik öncesi ya da ilk trimesterde tanımak zordur. Biz bu vakada gebeliğin erken döneminde tanı almamış, 20. hafta da akut batın tablosu ile karşımıza gelen rüptüre bir rudimenter horn olgusunu sunmayı amaçladık.
Olgu
24 yasında ilk gebeliği olan ve il dışında düzensiz takibi olan hasta polikliniğe idrar yaparken ağrı şikayetiyle başvurdu. Fetal ultrason parametreleri 20. hafta ile uyumlu idi ve vital bulguları normal olan hastanın Hb değeri 12.5 g/dl ve bol lökositürisi mevcuttu. Hastaya idrar yolu enfeksiyonu tedavisi verildi. Bir hafta sonra hastanın Hb 5.9 g/dl, beyazküresi 37 bin, sistolik/diastolik kan basıncı 90/60 mmHg ve kalp atım hızı 110 atım/dk ile polikliniğe başvurdu. Fizik muayenesinde batın distandü idi, vajinal kanama yoktu ve collum kapalı idi. Transabdominal ultrasonografide: batın içi yaygın mai ve koagulum, fetal kalp atışı olmayan 20 w ile uyumlu fetus, uterus sınırları normal ve overler normal olarak rapor edildi. Hasta cornual gebelik, ektopik gebelik rüptürü ön tanısı ile eritrosit replasmanı yapılarak sipinal anestezi altında laparotomiye alındı. Batın içinde üç litre kadar kan ve koagulum mevcuttu. Plasenta ve fetus abdomende idi, her iki over ve tubası sağlam kendine ait ligamentum rotundumu olan sol rüptüre rudimenter horn görünümü mevcuttu. Adnexler korunarak rudimenter horn exize edildi ve batın temizliği sonrası vaka sonlandırıldı. Klinik olarak stabil olan hasta postoperatif dönemde servise alındı.
Sonuç
Litaretürde non komunikan horn gebeliklerin %70’inin rüptüre olduğu ve maternal mortalitenin %0.5’e ulaştığı belirtilmiştir. Malforme uterus, normal uterus kadar genişleyemeyeceği için terme ulaşan birkaç olgu bildirilmişsede genelde ikinci trimester başında rüptür oluşur. Bu tür gebeliklerin rüptür öncesi tanı alması çok nadirdir. Bu olgudada olduğu gibi fetal ultrasonografi yapılırken fetus dışındaki oluşumları değerlendirme dışında tutmak rüptür öncesi tanıyı mümkün kılmamaktadır. Horn gölgelemez ise pelviste boş uterusu görmek mümkün olabilir. Sonuç olarak bu vakadaki gibi acil laparatomi gerektiren durumlardan kaçınmak için, gebelik öncesi ve gebeliğin özellikle ilk trimester muayenesinde şüpheci bir yaklaşımla ayrıntılı ultranografi yaparak hasta değerlendirilmelidir.
Anahtar Kelimeler