Amaç
Fetal genetik anomalilerin test edilebilmesi için günümüzde maternal kanda serbest fetal DNA analizi yöntemleri (NIPT) geliştirilmiştir. Bu yöntemler random sequencing (Massively Parallel Shotgun Sequencing-MPSS) ve directed DNA analizi olmak üzere iki temel grupta incelenir. Klinik kullanımı yalnızca son birkaç seneye dayanan bu testlerin performansının maternal medikasyonlarla olan etkileşimi net olarak bilinmemektedir. Bu olgu sunumunda, düşük molekül ağırlıklı heparin kullanınımının fetal DNA testini etkileyebileceğini vurgulamak istedik.
Bulgular
36 yaşında ICSI gebeliği olan hasta, gebeliğinin başından itibaren düşük moleküler ağırlıklı heparin kullanmaktadır. Bu gebeliğinde tarama amaçlı yapılan noninvazif prenatanal testlerden (NIPT) birinci yöntemle (directed DNA analizi) iki kez sonuç alınamamıştır. Ardından hastaya random sequencing (Massively Parallel Shotgun Sequencing-MPSS) yöntemi ile çalışan başka bir test uygulanmış ve kromozom 21, 18, 13 ve gonozomal anomaliler için normal olarak sonuçlanmıştır. ilerleyen gebelik haftalarında hastada gestasyonel diabet dışında herhangi bir medikal veya obstetrik komplikasyon gelişmemiştir. Hasta, 39. gebelik haftasında 3800 gram, sağlıklı erkek bebek doğurmuştur.
Sonuç
Directed DNA analizi ile çalışan yöntemde, maternal kandaki fetal cfDNAnın directed analiz sonuçlarına ilave olarak, fetal cell-free DNA yüzdesi, maternal yaş ve gestasyonel hafta da bu hesaplamaya dahil edilmektedir. Random sequencing (Massively Parallel Shotgun Sequencing-MPSS) yöntemi ile çalışan test, farklı genomik alanlardan kaynaklanan plazma DNA sekanslarının sayılması yöntemini kullanır. Bu yöntem dolaşan DNA partiküllerinin maternal DNA’dan daha kısa olması gerçeğine dayanır. Literatürde düşük moleküler ağırlıklı heparin (LMWH) kullanımında doğrudan NIPT uygulaması ile ilgili yapılmış herhangi bir çalışma bulunmamaktadır. Ancak yapılan bir çalışmada bazı araştırıcılar tarafından, sık kullanılan antikoagulanlar olan EDTA, heparin ve sitrattan, heparinin PCR’ı inhibe edebileceğinden dolayı uygun olmadığı ileri sürülmüştür. Başka bir çalışmada ise, hastadan kan alındıktan en az 6 saat sonrasında yapılacak DNA analizinde heparinin kullanılmamış olması önerilmektedir. Biz de, burada sunduğumuz olguda iki kez uygulanan directed DNA analizi ile çalışan NIPT ile sonuç alınamamasını LMWH kullanımına bağlıyoruz, ancak bunu kanıtlayacak yeterli delil bulunmamaktadır. Bunun doğrulanabilmesi için bu farklı yöntemleri kullanan NIPT’lerin karşılaştırıldığı daha fazla araştırmaya gerek vardır.
Anahtar Kelimeler