Giriş
Vitamin B12, lipid, protein, karbonhidrat ve homosistein metabolizmaları, eritropoez, DNA ve RNA sentezleri için gerekli olan bir ko-enzimdir (1). Gebelik sırasında hücre bölünmesi için önemli rol oynayan vitamin B12, karaciğerde sentezlenir ve ekstrensek faktör olarak isimlendirilir. Tüm hücrelerde etki göstermekle beraber kemik iliği, gastrointestinal sistem, merkezi sinir sisteminde işlevsel olarak daha ön plandadır. Kemik iliğinde DNA sentezi için kofaktör olarak görev alır. Vitamin B12 eksikliğinde yetersiz DNA sentezine bağlı olarak eritroblastlar bölünemez, megaloblast olarak kana verilir ve megaloblastik anemi meydana gelir.[1,2]
Vitamin B12, homosisteinden metiyonin sentezlenmesini katalize eden reaksiyonlarda görev alır. Bu bakımdan B vitaminleri, fetal büyüme beslenme ve gelişmede önemli bir role sahiptir.[3–5] Metiyonin, homosistein ve sistein metabolizmasında ortaya çıkabilecek anormallikler; plasental disfonksiyon ve preeklampsi gibi kötü obstetrik sonuçlara neden olurlar.[6–8]
Gebelikte vitamin B12 ve vitamin B12 bağlayıcı protein metabolizmasında meydana gelen fizyolojik değişimlerle ilgili fazla veri olmamasına karşın, bazı çalışmalara göre gebelikte üçüncü trimesterde %35 oranında biyokimyasal vitamin B12 eksikliği görüldüğü bildirilmiştir.[9]
Bu çalışma, vitamin B12 eksikliğinde fetal doğum ağırlığında görülebilecek değişiklikleri değerlendirmek üzere yapılmıştır.
Yöntem
Bu çalışmaya 1 Mayıs 2009 – 31 Eylül 2009 tarihleri arasında, bir üçüncü basamak sağlık kuruluşunun kadın hastalıkları ve doğum kliniği antenatal ünitesine 28–32. gebelik haftaları arasında gebelik takipleri için başvuran 463 olgu dahil edildi. Çalışma için yerel etik kurul onayı ve her hastadan bilgilendirilmiş yazılı onam formu alındı.
Her vakanın yaş, gebelik, doğum ve düşük sayıları, eşlik eden kronik hastalık varlığı, ilaç veya sigara kullanım öyküsü, son adet tarihi (SAT)’a göre gebelik haftaları sorgulandı. Vejetaryenlik, vitamin B12 eksikliğine neden olabilecek sekonder bir hastalık (talasemi taşıyıcılığı, malabsorpsiyon sendromları, böbrek hastalıkları gibi) ve nöral tüp defekti olan bebek doğurma öyküsü olan hastalar çalışma dışı bırakıldı.
Sabah açken alınan periferik venöz kan örneklerinden elde edilen serumlarında biyokimya laboratuvarında Beckman Coulter cihazı ile vitamin B12 düzeyleri çalışıldı (Beckman Coulter Inc., Pasadena, CA, ABD). Vitamin B12 düzeylerinin belirlenmesi amacıyla cihazın orijinal kiti kullanıldı (Vitamin B12 access assay, Beckman Coulter Inc., Pasadena, CA, ABD). Vitamin B12 düzeyleri için normal sınır değerler 145–912 pg/ml olarak kabul edildi.
Çalışmaya alınan 463 olgudan 400’ü hastanemizde doğumunu yaptı. Bu 400 olgunun doğum haftası ve şekli, yenidoğan vücut ağırlığı, 1. ve 5. dakika Apgar skorları, gebelik takipleri sırasında görülen gebelik komplikasyonları, preeklampsi, eklampsi, gestasyonel diabetes mellitus (GDM), plasenta dekolmanı, preterm doğum, preterm prematüre membran rüptürü (PPROM), haftasına göre düşük doğum ağırlığı (SGA) ve intrauterin gelişme geriliği (IUGR) saptanıp saptanmadığı kaydedildi.
Gestasyonel yaşa göre doğum ağırlıklarının sınıflandırılması Hadlock tarafından tanımlanan matürite ve intrauterin büyüme eğrilerine göre değerlendirildi.[10] Buna göre gebelik yaşına göre 10. persentilin altında ağırlığı olan canlı doğan bebek gestasyonel yaşına göre küçük (SGA), gebelik yaşına göre 10–90. persentiller arasında ağırlığı olan bebekler gestasyonel yaşına göre normal (AGA) ve 90. persentilin üzerinde ağırlığı olan bebekler gestasyonel yaşına göre büyük (LGA) olarak kabul edildi.[10]
İstatistiksel Analiz
Çalışma sonucunda elde edilen verilerin istatistiksel analizleri Statistical Package for Social Sciences version 16.0 (SPSS Inc., Chicago, IL, ABD) istatistik programı ile verilerin normal dağılıma uygunluğu Shapiro Wilk testi ile, normal dağılım gösteren veriler parametrik testler kullanılarak analiz edildi. Gruplar arası karşılaştırmada istatistiksel analizler, süreklilik gösteren verilerde ortalama değerler Student T testiyle, kategorik değişkenlerde ise ki-kare testi kullanılarak yapıldı. Vitamin B12 değerleri ile doğum kilosu arasındaki ilişki Pearson korelasyon testi kullanılarak incelendi. Sonuçlar %95 güven aralığında değerlendirildi. İstatistiksel olarak p<0.05 değeri anlamlı kabul edildi.
Bulgular
Çalışmaya katılan 463 olgunun ortalama olarak yaşı 26.1±5.1 (aralık: 17–40), gebelik sayısı 1.92±1.10 (aralık: 1–7), doğum sayısı 1.26±0.70 (aralık: 0–6) ve düşük sayısı 1.31±0.67 (aralık: 1–4) idi.
Olguların ortalama vitamin B12 düzeyi 219 ±202 pg/ml (aralık: 44–1516) idi. Olguların 169’unda (%36.5) vitamin B12 değeri 145 pg/ml’den düşük olup vitamin B12 eksikliği mevcuttu.
Olguların 23’ü (%5.0) demir içeren multivitamin dışında başka bir ilaç kullanmazken, 129 tanesi (%27.9) hem multivitamin hem antianemik preparat kullanıyordu. Sadece antianemik kullanan olgu sayısı 252 idi (%54.4). Olgulardan 59’u (%12.7) ise herhangi bir preparat kullanmıyordu.
Multivitamin kullanan 152 olgunun 129’unda (%84.9) B12 vitamin düzeyi normal iken, multivitamin kullanmayan 311 olgunun 165’inde (%53.1) vitamin B12 düzeyleri normal idi. Vitamin B12 düzeyi, multivitamin kullanmayan olguların %46.9’unda düşük iken, multivitamin kullanan olguların sadece %15.1’inde düşük olarak saptandı. Multivitamin kullanan olgularda vitamin B12 düzeyinin istatistiksel olarak anlamlı şekilde daha yüksek olduğu görüldü (p<0.001) (Tablo 1).
Gebelik sırasında sigara kullanımı 27 olguda (%5.8) saptandı. Sigara kullanan olgularda ortalama vitamin B12 düzeyi ortalama 182±105 pg/ml iken, sigara kullanmayan olgularda 221±205 pg/ml idi ve 2 grup arasında anlamlı farklılık gözlenmedi (p=0.331). Sigara kullanan olguların 14’ünde (%51.9) vitamin B12 düzeyleri düşüktü. Sigara kullanmayan olguların 155’inde (%35.6) vitamin B12 düzeylerinin düşük olduğu belirlendi. Bu fark istatistiksel olarak anlamlı değildi (p=0.088).
Vitamin B12 düzeyleri gebelik sayılarına göre incelendiğinde 212 vakanın (%45.8) primigravid olduğu görüldü. Ortalama vitamin B12 düzeyleri primigravid gebelerde ortalama 234±223 pg/ml iken, multigravid gebelerde 206±181 pg/ml idi (p= 0.131). Vitamin B12 eksikliği primigravid gebelerin 73’ünde (%34.4), multigravid gebelerin ise 96’sında (%38.2) saptandı (p=0.396).
Çalışmaya alınan vakaların 240’ı (%51.8) nullipar olup bu olguların ortalama vitamin B12 düzeyi 228±212 pg/ml idi. Multipar gebeler (parite ≥1) için ise ortalama vitamin B12 düzeyi 209±190 pg/ml olarak bulundu (p= 0.319). Nullipar gebelerin 84’ünde (%35) vitamin B12 eksikliği izlenirken bu oran multipar gebeler için %38.1 (n=85) idi. Gruplar arasında vitamin B12 eksikliği sıklığı bakımından bir fark gözlenmedi (p=0.486).
Hastanemizde doğum yapan 400 olgunun kayıtları incelendiğinde doğumda ortalama gestasyonel haftanın 39 hafta 1/2 gün±1 hafta 4 gün (ortalama: 32 hafta 2 gün – 42 hafta 2 gün), doğum kilosunun ise 3298±446 gram (ortalama: 1470–4470 gram) olduğu görüldü. Doğumlardan 265’i (%66.2) vajinal yolla, 135’i (%33.8) ise sezaryen ile gerçekleşti. Doğum sonrası tüm yenidoğanların 1. dakika Apgar skorları 7 ve üzerinde idi.
Vitamin B12 düzeyi düşük olanlarda (n=148) ortalama doğum haftası 39 hafta 1 gün±1 hafta 3 gün, vitamin B12 düzeyi normal olanlarda ise ortalama doğum haftası 39 hafta 1 gün±4 gün olarak belirlendi (p= 0.451). Doğum ağırlıkları incelendiğinde vitamin B12 düzeyi düşük olanlarda ortalama ağırlık 3298±482 gram, vitamin B12 düzeyi normal olanlarda 3316±434 gram olarak bulundu (p= 0.288).
Doğum ağırlıkları doğum haftalarına göre düzenlenmiş persentillere ayrıldığında; 39 olgunun (%9.8) 10 persentilin altında, 333 olgunun (%83.2) 10–90 persentil arasında ve 28 olgunun (%7) 90 persentilin üzerinde yer aldığı görüldü. Vitamin B12 düzeyi düşük olan toplam 148 vakadan 18’inde (%12.2) bebek gestasyonel yaşa göre küçük (SGA) iken vitamin B12 düzeyi normal olanların 21’inde (%8.3) SGA mevcuttu. Vitamin B12 eksikliğinin doğum kilo persentilleri üzerinde anlamlı bir etkisi görülmedi (p=0.321) (Tablo 2).
Ayrıca, doğum ağırlığı ile vitamin B12 düzeyleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir korelasyon saptanmadı (Pearson korelasyon testi: r=0.080; p=0.108) (Şekil 1).
Gebelik komplikasyonları toplam 39 olguda (%8.4) teşhis edildi. Bunlardan 16 olguda (%3.5) preterm doğum ve PPROM, 13 olguda (%2.8) preeklampsi ve IUGR, 3 olguda (%0.6) konstitusyonel SGA, 5 olguda (%1.1) GDM, 2 olguda (% 0.4) karaciğer fonksiyon testlerinde bozukluk saptandı. Vitamin B12 düzeyi düşük olan olguların 17’sinde (%11.5) gebelik komplikasyonu gelişirken, vitamin B12 düzeyi normal olanların 22’sinde (%8.7) gebelik komplikasyonu gelişmiştir (p=0.370). Komplikasyon oranları açısından her iki grup arasında istatistiksel bir anlamlılık bulunamamıştır.
Gebelik süreci komplikasyonsuz seyreden ve 37. haftadan sonra doğum yapan 361 olgu incelendiğinde vitamin B12 eksikliği olan 131 olgunun 12’sinde (%9.2) SGA gelişirken, B12 düzeyi normal olan 230 olgunun 16’sında (%7) SGA gelişmiştir (p=0.378). Doğum ağırlıkları vitamin B12 eksikliği olanlarda ortalama 3353±407 gram, vitamin B12 düzeyi normal olanlarda ise ortalama 3351±396 gram olarak belirlenmiştir (p=0.847) (Tablo 3).
Tartışma
Bu çalışmada vitamin B12 eksikliğinin fetal doğum ağırlığı ve obstetrik sonuçlar üzerinde herhangi bir etkisi olup olmadığı araştırılmıştır. Bulgularımıza göre doğum ağırlığı ve obstetrik sonuçlar bakımından vitamin B12 eksikliği olan ve olmayan gebe grupları arasında herhangi bir fark gözlenmemiştir.
Vitamin B12 karbonhidrat, lipid ve protein metabolizmaları, DNA ve RNA sentezi ile eritropoezde işlev görmektedir. Gebelikte hücre çoğalması için gerekli bir kofaktör olup fetal büyüme için önemli bir etken olduğunu bildiren çalışmalar vardır.[1,11] Bu vitamin değerinin gebelikte hem fetal sağlık için, hem de anemi kontrolü için normal olması sağlanmalıdır.
Bulgularımızda multivitamin kullanan olgularda vitamin B12 düzeyinin istatistiksel olarak anlamlı şekilde daha yüksek olduğu görüldü (p<0.001). Literatürde multivitamin kullanımının maternal serum vitamin B12 seviyelerini etkilemediğini bildiren çalışmalar da vardır.[2] Ancak bulgularımız bunun aksi yönünde görüş bildiren yayınlarla örtüşmektedir.[12] Ray multivitamin kullanımının maternal vitamin B12 düzeylerini yükselttiğini ancak doğum ağırlığı üzerine bir etkisinin olmadığını öne sürmüştür.[12]
Maternal vitamin B12 düzeylerinin düşük doğum ağırlığı ve preterm doğumla ilişkisi öne sürülmekle birlikte literatürde çelişkili veriler bulunmaktadır.[13,14] Onaltı ve daha küçük gebelik haftalarında eritrosit folat konsantrasyonları ile preterm ve SGA’lı infantlar arasında bir ilişkinin olduğu iddia edilmektedir.[15] Diyetle yetersiz folat alımı ve 28. haftada düşük folat seviyelerinin preterm doğum ve düşük doğum ağırlığı riskini 3 kat arttırdığı belirlenmiştir.[15] Vitamin B12 eksikliğinin kötü obstetrik sonuçlarla ilişkilendirilmemesine karşın maternal vitamin B6 seviyesi ve infantın doğum ağırlığı arasında pozitif bir ilişki bulunmuştur.[15,16] Bunun yanı sıra kord kanı vitamin B6 konsantrasyonları ve preterm doğum için başlı başına bir risk faktörü olan preeklampsi arasında ters bir korelasyon saptanmıştır.[15,17] Ayrıca obstetrik sonuçlar üzerinde rol oynayabilen homosisteinin rolü araştırılmış ve genetik anormallikler veya suboptimal seviyelerdeki folat, vitamin B12 veya vitamin B6 düzeyleri sonucu artan homosistein ile preeklampsi, düşük doğum ağırlığı ve preterm doğum ilişkili bulunmuştur.[18–22] Yakın zamanda yapılan bir çalışmada, maternal folat, vitamin B6 ve vitamin B12 düzeylerinin düşük doğum ağırlığı veya SGA ile bağımsız olarak ilintili olmadığını öne sürülmüştür.[23] Bir diğer çalışma, gebelikte folat ve vitamin B12 takviyesi yapılmasının doğum ağırlığı, baş çevresi ve boy gibi parametrelerde iyileşme sağlayacağını savunmaktadır.[24]
Yüksek homosistein seviyesinin düşük doğum ağırlığı ile ilişkili olduğu saptanmasına rağmen bunun vitamin B12 seviyesi ile ilişkisi ortaya konulamamıştır.[13,25] Ayrıca serum vitamin B12 seviyelerinin IUGR’lı ve normal doğumlu gebeliklerde farklı olmadığını saptamışlardır.[26] Maternal vitamin B12 seviyelerinin artmış IUGR sıklığı için bağımsız bir risk faktörü olup olmadığını değerlendirmek üzere bir çalışma yapılmıştır.[27] Bu çalışmada serum vitamin B12 düzeyi, vitamin B12 alımı ile anlamlı derecede doğru orantılı bulunmuş ancak vitamin B12 alımı ve IUGR arasında herhangi bir ilişki bulunmamıştır.[27] Düşük vitamin B6 ve vitamin B12 seviyeleri ile yüksek homosistein seviyelerine sahip kadınlarda DDA olguları ile SGA olguları ile kontrol grubu arasında anlamlı farklılık olduğunu saptanmıştır.[15] Aynı zamanda preterm doğum, vitamin B6 ve vitamin B12 düzeyleri ile ilişkili bulunmuştur. Preterm doğum riskinin, vitamin B12 düzeyinin >258 pmol/L olanlarda, daha düşük seviyeye sahip olanlara göre %60 daha az olduğu görülmüştür.[15]
Çalışmamızın kısıtlılıkları arasında kesitsel çalışma kurgusu ve metabolik olarak vitamin B12 düzeyini etkileyebilecek tüm faktörlerin kontrol altına alınamamış olması sayılabilir. Çocuk sayısı, beslenme alışkanlıkları, sosyokültürel, genetik ve çevresel pek çok parametrenin bulguları etkileme olasılığını göz ardı etmemek gerekir. Bundan sonra yapılacak çalışmalarda vitamin B12’nin yanı sıra homosistein, folat ve vitamin B6 gibi birbirleriyle yakından ilişkili parametrelerin birlikte değerlendirilmesi bulguların daha sağlıklı ve güvenilir biçimde yorumlanmasına olanak sağlayacaktır.
Sonuç
Çalışmamızın sonuçları maternal vitamin B12 eksikliğinin doğum ağırlığı ve doğum haftası üzerine herhangi bir etkisi olmadığını göstermiştir. Bu konunun açıklığa kavuşturulabilmesi için daha geniş seriler üzerinde çok merkezli, randomize, kontrollü klinik çalışmaların yapılması gereklidir.