Kadın jinekolojik muayenesinin en önemli parçası pelvik muayenedir, öyle ki eskiden “jinekoloğun parmağı, gözü gibidir” denir, iç genitalianın görülmesinin ne kadar önemli olduğu böyle ifade edilirdi.
Günümüzde ultrasonografik incelemede iç genitalianın değerlendirilmesinde sadece yapısal değil, işlevsel değerlendirme de çok önemli hale gelmiş, neredeyse kimi jinekologlar, bimanüel jinekolojik muayene yerine, ultrasonografik muayeneyi öne çıkarmışlardır.
20-20.000 Hz arasında yüksek frekans ile ve daha çok, vajinal yoldan yakın dokuları daha iyi görebilmek için 6-10 MHz, abdominal yolda dha uzak dokuları d görebilmek için 4-7 MHz kullanımı ile direk dokunma halinde devamlılığı olan dokuların muayenesi yapılabilir. Serviksten başlayarak, uterus, overler, varsa akustik devamlılığı olan yapılar vajinal yoldan değerlendirilebilirler. Abdominal yol görüntü kalitesinin daha az olması nedeniyle, vajinal yoldan muayene olabilecek olgularda daha az kullanılır. Akustik geçiş devamlılığı olmayan tubalar, barsaklar gibi diğer pelvik dokuların görülmesi pek yeterli olmamaktadır. Ancak, tubal gebelik, hidrops tuba gibi patolojilerde yada pelvik bölgeyi dolduran ascite gibi bir sıvı olması halinde, tubalar daha iyi değerlendirilebilirler. Yani tubaların rahat gözlenmesi bir patolojyi akla getirir.
Uterusun myometrium patolojilerinden en sık görülen myomlar, adenomyosis, operasyon skarları doğrudan TV-USG ile incelenebilirken, kimi sıvılar kullanarak, uterin kavite içi değerlendirmeler yani Salin İnfüzyon Sonografi (SİS) yapılarak, neredeyse endoskopi (histeroskopi) kadar gözlem yapılabilir. Hatta görülen patolojik kitlenin ya da yapının doku incelemesi bile yapılabilmekle, histeroskopiye üstün olduğu yerler dahi vardır. Yine endometriumun siklus içindeki değişik görüntü paternlerinden yola çıkarak, işlevsel değerledirme de yapılmaktadır; proliferatif fazda oluşan hipoekojen yapı, ovülasyon ile ekojen değişim gösterir. Daha çok infertilite tedavisinde işlevsel değerlendirme çok önem kazanır. Menopozal kanamalarda, ya da jüvenil kanamalarda endometrial yapının değerlendirilmesi, kalınlığı, üniformitesi gibi özellikler biopsi almadan tedavi olanağını verir. Uterin anomalilerin değerlendirmesi her ne kadar SİS gibi yöntemlerle daha iyi olsa da, deneyimli bir sonografist yalın TV-USG ile de, anomaliyi tanımlayabilir, tedaviye ışık tutacak ipuçlarını belirleyebilir.
Overler serbest halde pelvik bölgede bulunduklarında, TV-USG ile vajinal fornikslere yerleştirilen vajinal probun küçük hareketlerinden yararlanılarak iyice incelenebilir, kimi tipik görüntülerle neredeyse tanı konabilecek bilgiler verir. Örneğin bir endometrioma, dermoid kist, basit kistlerin önemli kısmı yalın TV-USG ile tanınabilir. Yine fertilite izleminde, folikülogenez, over rezerv değerlendirmeleri diğer biyokimyasal çalışmaların bilgilerinden daha değerli bilgiler verir. IVF olgularında sadece ovülasyon indüksiyonu değil, girişimsel ultrason kullanımı ile yumurta toplama (OPU) ve embriyo transferi (ET) sırasında da TV-USG kullanımının başarıda ana etmen olduğu unutulmamalıdır. Benign kistik yapı görüntülerinde tartışanlar olsa da, kist aspirasyonu yapılması, ektopik gebelikte yada fetal redüksiyon yapılmasında TV-USG rehberliği önemlidir.
Sağlıklı tubalar normalde TV-USG yada abdominal yoldan incelemede görülememeleri beklenir. Ancak ascites yada hemoperioneum gibi peritoneal sıvı içinde olduklarında görülebilirler. Ayrıca tubal patolojilerde, salpenjit, hidrosalpinks gibi durumlarda tubanın görülmesi ve tanısal yaklaşım sağlanabilmektedir. IVF gibi infertilite tedavisinde bu gibi patolojilerde tubalara yönelik cerrahi tedavi gündemdedir.
Ultrasonografi günümüzde Doppler değerlendirmeleri ile de birliktedir. Her ne kadar ana konu Doppler değilse de, kan akım değerlendirmelerinden yani Doppler ölçümlerinden yola çıkarak, incelenen organlarda metabolizmanın artışının ifadesi olarak damar direncinde azalma kimi işlevsel yaklaşımlara olanak sağlamaktadır. Overlerde görülen kistik yapıların damar direncinin artması, olayın kronik olduğunu, malignite düşündürmediği anlatır. Corpus Luteum gravidarum gibi aktif kistlerde damar direncinin azlığı bazen malign kitlelerdeki gibidir. Bu durumda sadece görüntü ve kan akımı değil, klinik bilgi ile de yorumlama gerekir. Renkli-Doppler altında, kan akım yönü, yoğunluğu ve damar direnci hesaplama olanağı varsa da, düşük akımlı yada düşük dirençli damarlarda, daha iyi değerlendirebilme için Power-doppler incelemesi yapılmalıdır. Çok genel olarak Pülsatilite indeksinde 1 olan sınır değer, S/D oranında 2, Rezistans indekste 0.5 olarak alınabilir, yani, bu değerlerin altında ölçülen indekslerde metabolizma artışı, yani düşük damar direnci akla gelmeli, malignite, akut enfeksiyon, aktif (C. Luteum gibi) kistler akla gelmelidir. Damar bulunamayan yada yüksek indeks değerleri olan doppler incelemelerinde ise olayın kronik olduğu, aktivitenin az olduğu olayların damar direnci yani yüksek dirençler akla gelmektedir.
Sonuçta günümüzde, ultrason ve doppler incelemeleri, jinekolojide, hekimin en önemli muayene aracı olmuş, hatta laboratuvar bulgularına bile destek olacak bilgiler vermektedir.
Anahtar Kelimeler