Amaç
Baş ağrısı, baş dönmesi, bulanık görme ve vücudunda şişlik yakınmaları ve preeklampsi tanısı ile kliniğimize sevk edilen G2P1Y1 gebede gelişen serebellar infarkt olgusunun tartışılması
Olgu
Obstetrik ultrasonografik değerlendirmede BPD ve FL’ye göre 30 haftalık gebelik saptanan olgunun umbilikal arter Doppler dalga incelemelerinde S/D 4.5, RI 0.78 ve PI 1.4; biyofizik profil skoru 6 ve kardiyotokografik değerlendirmesinde fetal distres saptanması üzerine sezaryen doğum ile, Apgar skorları 4 - 6, 1090 g ağırlığında makat geliş, canlı kız bebek doğurtuldu. Bebek, yenidoğan yoğun bakım servisinde takibe alındı. Postpartum dönemde annede baş ağrısı, baş dönmesi ve bulanık görme yakınmaları gelişmesi üzerine nöroloji konsültasyonu sonrası istenilen beyin difüzyon manyetik rezonans incelemesinde (MRI), posterior fossa sol serebellar hemisferde 10 mm ebatlı T1 ağırlıklı serilerde heterojen intensitede “T2 Flair” ağırlıklı serilerde hiperintens alanlar izlendiği rapor edilmesi üzerine sol serebellar bölgede akut infarkt tanısı konuldu. Hasta nöroloji bölümüne sevk edilerek, genç yaş inme etyolojisi açısından çeşitli biyokimyasal-hematolojik analiz ve radyolojik görüntüleme yöntemlerinden yararlanıldı. Karoti ve vertebral arter renkli Doppler ultrasonografisi, serebral arter ve venöz MR anjiyografisi, boyun MR anjiyografisi gibi çeşitli görüntüleme yöntemleri uygulandı. Nöroloji kliniğindeki yatışı sürecinde olgunun biyokimyasal analizlerinde saptanan hipertriglisemiye yönelik tedavi ve koagülasyon faktörleri ve tromboz paneli sonuçlarına ilişkin antiagregan tedavi gerçekleştirildi. Anne, nöroloji kliniğindeki yaklaşık bir aylık tıbbi tedavi sonrasında üç ay sonra kontrole gelmek üzere antiagregan tedavi verilerek şifa; bebeği ise yenidoğan merkezindeki tedavisi sonrasında 1530 g ağırlığa ulaşarak sağlıklı şekilde taburcu edildi.
Sonuç
Preeklamptik gebelerde postpartum dönemde sebat eden baş ağrısı, baş dönmesi ve bulanık görme gibi nörolojik şikâyetlerde beyin içi radyolojik görüntüleme önem taşıyabilir. Preeklampsi ile serebellum gibi atipik lokalizasyonlu intrakraniyal infarktların ilişkisine dair çalışmalara ihtiyaç duyulmaktadır.
Anahtar Kelimeler
-