Ara

Bu bölümde sistem içerisindeki makaleler arasında arama yapabilirsiniz.

Dergi Kimliği

Online ISSN
1305-3132

Yayın Dönemi
1993 - 2021

Editor-in-Chief
​Cihat Şen, ​Nicola Volpe

Editors
Daniel Rolnik, Mar Gil, Murat Yayla, Oluş Api

Sağlık bakanlığı Ankara Etlik Doğumevi ve Kadın Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesinde doğum yapan annelerin antenatal bakım hizmetlerinden yararlanma durumunun değerlendirilmesi

Emine Dibek Mısırlıoğlu, Didem Aliefendioğlu, Kibriya Fidan, Fatma Nur Çakmak, Ali Haberal

Künye

Sağlık bakanlığı Ankara Etlik Doğumevi ve Kadın Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesinde doğum yapan annelerin antenatal bakım hizmetlerinden yararlanma durumunun değerlendirilmesi. Perinatoloji Dergisi 2006;14(1):7-13

Yazar Bilgileri

Emine Dibek Mısırlıoğlu1,
Didem Aliefendioğlu1,
Kibriya Fidan2,
Fatma Nur Çakmak3,
Ali Haberal2

  1. Kırıkkale Üniversitesi Tıp Fakültesi, Pediatri- Ankara TR
  2. Sağlık Bakanlığı Ankara Etlik Doğumevi ve Kadın Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi- Ankara TR
  3. Sağlık Bakanlığı Ankara Dışkapı Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi- Ankara TR
Yayın Geçmişi
Çıkar Çakışması

Çıkar çakışması bulunmadığı belirtilmiştir.

Amaç
Bu araştırma,Sağlık Bakanlığı Ankara Etlik Doğumevi ve Kadın Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesinde doğum yapan annelerin doğum öncesi bakım hizmetlerinden yararlanma durumları,bunu etkileyen faktörler ve anne sütü ile beslenme konusundaki bilgilerinin belirlenmesi amacıyla yapılmıştır.
Yöntem
Kesitsel nitelikteki bu çalışmada,üç aylık süre içersinde doğum yapan tüm anneler (n=502) çalışmaya alınmıştır.Annelerin anket formundaki sorulara verdikleri yanıtlar değerlendirmeye alınarak istatistiksel değerlendirmede ki-kare ve student's t-testi kullanılmıştır.
Bulgular
Annelerin % 96.4'ü il merkezi ve ilçelerde yaşamakta olup %53.9'u ilkokul mezunu ve % 87.1'i çalışmamaktaydı. Akraba evliliği oranı %16.3 olarak bulundu ve okur yazar olmayan veya 8 yıl altında eğitim alan annelerin akraba evliliği oranı,8 yıl ve üzerinde eğitim alanlara göre daha fazla idi(p<0.05).Ayrıca,akraba evliliği olan annelerin grubunda gebelik sayısı,doğum sayısı ve yaşayan çocuk sayısı daha fazlaydı(p<0.05).Son gebelik sırasındaki izlemlerine bakıldığında;% 95.6'sı kontrol amacıyla en az bir kez doktora başvururken,6 veya üstünde izlemi olanların oranı %53.8 idi. Annelerin bebek beslenmesi konusundaki bilgileri değerlendirildiğinde;%95.8'i doğumdan hemen sonra süt vermeye başlanması gerektiğini biliyordu.
Sonuç
Annelerin gebelik sırasında en az bir kez de olsa sağlık kuruluşuna başvurma oranının yüksek olması dikkat çekicidir.Ancak sadece yarısının yeterli sayıda izleminin olması;doğum öncesi izlemin sürdürülmesi için daha çok çaba gösterilmesi gerektiğini düşündürmektedir.Ayrıca,akraba evliliği olan grupta doğurganlık oranının yüksekliği ve eğitim düzeyinin düşüklüğü bu grupta, eğitimle ilgili daha çok çalışma yapılması gerektiğini de düşündürmektedir.
Anahtar Kelimeler

Doğum öncesi bakım,akraba evliliği,anne sütü.

Giriş
Sağlıklı nesillerin yetiştirilmesi sağlık hizmetlerinden yeterince yararlanabilmekle mümkündür ki bu da toplumun sağlık konusunda bilinçlenmesi ile ilişkilidir.Sağlık hizmetlerinin yararlılığı;sunulan hizmetlerin kullanılabilirliği ile değerlendirilebileceğiden öncelikle sağlık hizmetlerinin herkes tarafından kullanılabilir olması gerekir.Sağlık hizmetlerinin varlığı ve kullanım oranı,toplumdaki ana-çocuk sağlığı hizmetlerinin düzeyi ve niteliğini belirlemekte de önemli olmaktadır(1).
Bir ülkedeki ana çocuk sağlığı ile ilgili göstergeler toplumdaki ana çocuk sağlığı düzeyini olduğu kadar ülkenin çevre koşullarını, toplumun sosyoekonomik düzeyini ve gelişmişlik durumunu da çok iyi yansıtmaktadır.Bu nedenle ana çocuk sağlığı ile ilgili göstergeler ülkelerin gelişmişlik düzeyi ile paralellik gösterir.Toplumların gerçek ekonomik ve sosyal kalkınmasından söz edebilmek ve sağlıklı bir toplum oluşturabilmek için risk faktörlerinden en çok etkilenen anne ve çocukların sağlık sorunlarının öncelikli olarak ele alınması ve iyileştirilmesi gerekir.
Sağlık durumlarının istenilen düzeyde olmaması nedeniyle,ana çocuk sağlığı,gelişmekte olan pek çok ülkede olduğu gibi ülkemizde de genel sağlık sorunlarının önemli ve öncelikli konularından birini oluşturmaktadır.Bu düzeyi yansıtmada önemli verilerden birisi olan "Anne ölüm hızı" ülkeden ülkeye değişiklik göstermekte ve ülkemiz,yüzbinde 46.7 oranı ile anne-bebek sağlığı hizmetleri açısından oldukça gerilerde yer almaktadır.Ülkemizde anne ölüm nedenleri arasında ilk üç sırayı alan,kanamalar (%30.3),gebelik ve lohusalık toksemileri (%15.5) ve enfeksiyonlar (%9.6) gebelerin doğum öncesi ve doğum sonrası nitelikli izlemi ile önlenebilir nedenler arasındadır.(3,4) 
Doğum öncesi bakımın (DÖB) ilk trimesterde başlanılarak düzenli aralıklarla gebeliğin sonuna kadar sürdürülmesi gebelik boyunca annenin ve fetusun sağlık durumlarının değerlendirilmesi ve sağlıkla ilgili sorunların ortadan kaldırılması ile perinatal,maternal mortalite ve morbiditeyi azaltır.Ayrıca önceden tanımlanmış zamanlarda belirli tarama testleri ile olası gebelik komplikasyonları önceden tanınıp gerekli önlemler alınabilir. Böylece annenin sağlıklı bir gebelik süreci geçirmesi ve sağlıklı bebek sahibi olması sağlanır.Sağlıklı bir gebelik sürecini izleyerek doğan ve doğum sırasında optimal koşullarda bakım alan bebekler sağlıklı toplumun temelidir.(5) 
Toplumun sosyal yapısı,evlilik ve toplumdaki en küçük birimi oluşturan aile kurulmasına ilişkin sosyal değerleri de toplum sağlığını yakından ilgilendirmektedir.Örneğin aile kurulurken eşin aynı kan bağını taşıyan bireyler arasından seçilmesi,yani akraba evliliği ülkemiz için halen önemli bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır.Akraba evliliği,özellikle toplumdaki genetik hastalıkların görülme oranını artırmaktadır ve bu nedenle de toplum sağlığını etkileyen önemli bir faktör olarak değerlendirilmelidir.(6) 
Bu gerçeklerden yola çıkarak Ankara il merkezinde Ankara’daki doğumların ikinci sıklıkta yapıldığı bir hastanede izlenen annelerin,doğum öncesi bakım hizmetlerini kullanma durumları,bunu etkileyen faktörler, akraba evliliği oranı ve DÖB alma üzerine etkilerinin yanısıra anne sütü konusundaki bilgilerini ortaya çıkarmak amacı ile bu araştırma planlanmış ve uygulanmıştır.
Yöntem
Kesitsel nitelikteki bu araştırmada,çalışmaya Sağlık Bakanlığı Ankara Doğumevi ve Kadın Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesinde 3 aylık süre içerisinde doğum yapan 502 anne alınmıştır.Bu annelere doğumdan hemen sonra,önceden hazırlanmış anket formlarında yer alan sorular yöneltilmiş ve yüz-yüze anket tekniği ile soruların cevaplanması istenmiştir.Anket örneği aşağıda görülmektedir.
Bu anketteki sorular aracılığıyla annenin sosyodemografik verileri,obstetrik bilgileri ve anne sütüne ilişkin bilgileri değerlendirilmiş ve son gebeliklerine ilişkin sağlık hizmetlerinden yararlanma durumları yanı sıra,hastanemizdeki dosyaların incelenmesiyle de izlemlerine ait bilgiler toparlanmıştır.Verilerin analizinde SPSS 10.0 paket programı kullanılmıştır. Karşılaştırmalar,ki kare ve student’s t testleri ile yapılmış ve istatistiksel anlamlılık için p değeri <0.05 olarak kabul edilmiştir.
Bulgular
Araştırmaya alınan annelerin (n=502) sosyodemografik özellikleri Tablo 1’de görülmektedir.Yaşları 16 ila 41 arasında değişmekte olup, ortalama gebelik sayısı 2.1+1.4 (aralık: 1-10),ortalama doğum sayısı 1.7+0.9 (aralık:1-10) idi.
Annelerin son gebeliklerine ait verileri ise Tablo 2’de görülmektedir.Annelerin % 95.4 (n=480)’ü son gebeliğinde en az bir defa, %71.3’ü (n=358) 4 veya daha fazla ve %53.8’i (n=270) 6 veya daha fazla muayene olmuştu.Ayrıca %94.4’üne gebeliği süresince en az bir kez ultrasonografi yapılmış ve %92.4’ü normal bulunmuştu. Annelerin %30.2’sine üçlü tarama testi yapılmış, %0.6’sında riskli sonuç elde edilmişti.Hepatit B yüzey antijeni (Hbs Ag) incelemesi ise %57.4’üne yapılmış olup %0.6’sında antijen pozitifliği saptanmıştı.
Gebelik öncesinde herhangi bir sorunu olmayan annelerin 25’inde (%5) gestasyonel diyabet ve 38’inde (%7.6) ise hipertansiyon saptanmıştı.
Akraba evliliği oranı %16.3 idi.Akraba evliliği yapanlar (n=82) ile yapmayanların (n=420) özelliklerinin karşılaştırılması Tablo 3’te görülmektedir.
•Annenin eğitim durumu ile akraba evliliği yapması arasında istatistiksel olarak anlamlı ilişki saptandı.Eğitimsiz olan veya 8 yıl altı eğitim alan grupta akraba evliliği oranı %19,7 iken, 8 yıl ve üstü eğitim görmüş olanlarda akraba evliliği oranı %10,4 idi ve bu fark anlamlıydı (p=0,004).
•Akraba evliliği yapanlarda ortalama gebelik sayısı 2.4+1.4, doğum sayısı 2.0+0.9 ve yaşayan çocuk sayısı 1.7+0.9 idi,akraba evliliği yapmamış olanlarda ise ortalama gebelik sayısı 2.0+1.3, doğum sayısı 1.7+ 0.8 ve yaşayan çocuk sayısı 1.5+0.8 idi ve gruplar arasındaki farklar anlamlı idi (sırasıyla; p=0.027, p=0.008, p=0.043).
•Annelerin yaşı, çalışma durumu, yerleşim bölgesi, son gebelikle aradaki süre ve son gebelikteki izlem sayısı açısından açısından gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmadı (p>0.05).
Annelerin,bebeklerinin beslenmesi konusundaki bilgileri araştırıldığında ise %95.8’inin doğumdan hemen sonra süt vermeye başlamak gerektiğini bildiği,%94’ünün ise en az 4-6 ay süre ile anne sütü vermek gerektiğini bildiği görüldü.
Tartışma
Dünyada her yıl yaklaşık 520 bin kadın gebeliğe bağlı nedenlerle ölmektedir. Bu ölümler doğum öncesi,doğum sırası veya doğum sonrasında olabilmektedir ve çoğu önlenebilir nedenlerdir. Bu nedenle doğum öncesi bakımın yanısıra, doğumun uygun koşullarda olması ve doğum sonrası izlem de önemlidir.
Gebelik fizyolojik bir süreç olmasına karşın patolojik olaylar kolaylıkla gelişebileceğinden düzenli aralıklarla izlem önemlidir. Doğum öncesi bakım (DÖB) anne ve fetusun tüm gebelik boyunca düzenli aralıklarla,gerekli muayene ve önerilerde bulunularak,eğitimli bir sağlık personeli tarafından izlenmesidir.Doğum öncesi bakım için izlem sayısı ve izlemin niteliği çok önemlidir.Dünya Sağlık Örgütü, gelişmekte olan ülkelerde,risk faktörü olmayan gebelerin antenal izleminin 4 kez olduğunda yeterli olabileceğini bildirmektedir. Çalışmamızda annelerin %71.3’ü 4 veya daha fazla kez doğum öncesi bakım almıştı.Sağlık Bakanlığı ise doğum öncesi en az 6 kez izlemi zorunlu kılmış,doğumun sağlık personeli yardımıyla ve sağlıklı koşullarda yapılması için düzenlemeler getirmiş ayrıca lohusalık döneminde en az 3 kez izlem önermiştir.Çalışmamıza katılan annelerin %95.4’ünün gebeliği süresince en az bir kez hastaneye başvurduğu saptanmıştır.Bu oran ülkemizden bildirilen diğer sonuçlara göre daha yüksektir.Örneğin Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması (TNSA) 200311 verilerine göre son beş yıllık süre içinde doğum yapmış kadınların gebelik sırasında sağlık personelince en az bir kez değerlendirilme oranı %81 olarak bulunmuştur. Gaziantep’te yapılan bir çalışmada da benzer şekilde bu oran %75.9 olarak bildirilmektedir.
Amerikan Pediatri Akademisi ve ACOG 1992 (American College of Obstetricians&Gynecologists) ise gebelerin doğum öncesi en az 6 kez izlemini önermektedir. Çalışmamızda 6 veya daha fazla sayıda izlemi yapılan gebelerin oranı ise %53.8 olarak bulunmuştur.Bu oranın da önceki çalışmalara göre daha yüksek olduğu görülmektedir. Örneğin Erzurum’dan bildirilen bir çalışmada gebelik sırasında 6 veya daha fazla sayıda izlem yapılan gebelerin oranı %18.7 olarak bildirilmektedir.
Doğum öncesi bakım ülkeden ülkeye farklılık göstermektedir ve gelişmiş ülkelerde bu oran %98 iken, gelişmekte olan ülkelerde %68’e kadar düşmektedir.Doğum öncesi bakıma ulaşmada yaşanan bölge de önemli bir yer tutmaktadır.Türkiye’de kentte yaşayan kadınların %86’ı en az bir kez DÖB alırken kırsal kesimde yaşayanlarda bu oran %65’e düşmektedir.Ayrıca doğum öncesi bakımdan yararlanmada demografik özelliklere göre farklılıklar olduğu bildirilmektedir. Genç annelerin 35 yaş ve üzeri annelere göre doğum öncesi bakım almada daha istekli olduğu saptanmıştır.Ayrıca doğum sayısı arttıkça bakım alma oranı da azalmaktadır.Yine annelerin eğitim düzeyi yükseldikçe doğum öncesi bakım hizmetlerinden yararlanma durumunun da arttığı bildirilmiştir.Ancak çalışmamızda,doğum öncesi bakım oranı ile bu faktörler arasında bir ilişki kurulamamıştır.Çalışmamıza katılan annelerin yaklaşık %80’inin 30 yaşın altında olması nedeniyle çalışma grubumuzun genç ve az sayıda çocuk sahibi olan annelerden oluşmasının buna neden olabileceği düşünülmüştür.
Riskli gebeliklerin erken tanımlanması,uygun bakımın verilmesi hem anne hem de bebek morbidite ve mortalitesini azaltır.Kan basıncı izlemi,kan ve idrar analizi preeklampsi ve gestasyonel diyabet gibi gebeliği ve bebeği riske sokan hastalıkların saptanmasında oldukça önemlidir.Gestasyonel diyabet taramasının 24-28.gebelik haftaları arasında tüm gebelere yapılması önerilmektedir.Çalışmamızda hastalarmızın, %5’inde gestasyonel diyabet ve %7.6’sında hipertansiyon saptanmıştı.Ülkemizde farklı bölgelerden yapılan çalışmalarda gestasyonel diyabet sıklığının %1.2 ile %6.5 arasında değiştiği hipertansiyonun ise gebeliklerin %5 ile 10’nunda görüldüğü bildirilmektedir.
Fetus morfolojisinin değerlendirilmesinde ultrasonografi oldukça önemlidir.Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması 2003 verilerine göre DÖB alan annnelerin %91’inde en az bir kez ultrasonografi yapıldığı bildirilmekteydi.Bizim çalışmamızda da annelerin %94.4’üne gebeliği süresince en az bir defa ultrasonografi yapıldığı görüldü.Ultrasonografiye sıklıkla diğer tanısal veya tarama amaçlı tetkiklerden daha yüksek oranda başvurulmaktadır.Ultrasonografik incelemenin daha yüksek oranda tercih edilmesinin nedenleri; ailenin ultrasonografiyi tetkikler içinde en önemlisi olarak görmesi, bebeğin cinsiyetini öğrenme isteği,doktorun da hastayı rahatlatma, kendini güvende hissetme yanı sıra maddi kazanç sağlama amacıyla tercih etmesi olabilir.
Çalışmamızda,Hbs antijeni pozitifliği oranı (288 gebede tarama yapılmıştı) %1.04 olarak bulundu.Daha önce Şanlıurfa’da yapılan bir çalışmada bu oran %7.3 olarak bulunmuştur.Ülkemiz Hepatit B enfeksiyonu açısından orta endemik bölge içinde yer almaktadır. Hepatit B enfeksiyonu hayatın erken döneminde alındığında kronikleşme riski daha fazla olmaktadır.Bu nedenle tüm gebe kadınlar rutin olarak taranmalı ve Hbs Ag (+) annelerden doğan yenidoğanlara pasif Hepatit B Immun globulin’i verilmeli ve aktif immunizasyon (hepatit B aşısı) yapılmalıdır.
Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması 2003 verilerine göre ülkemizde doğurganlık döneminin sonunda olan kadınların ortalama canlı doğum sayısı 3.5 olarak bildirilmektedir.Çalışmamızda ise ortalama çocuk sayısı (1.6+0.8) olarak bulunmuştur ve Türkiye ortalamasına göre daha düşükür.Bu düşüklüğün nedeni çalışmamızdaki annelerin daha genç olması ve henüz doğurganlık döneminin sonuna gelmemiş olmaları olabilir.
Ülkemizde akraba evliliği oranı %20’nin üstündedir.Örneğin iki büyük ilimizde,Konya ve İstanbul’da bu oranlar sırasıyla %23.2 ve %24.8 olarak saptanmıştır(6,18).Çalışmamızda ise bu oran daha düşük (%16.3) bulunmuştur ve eğitim düzeyi düşük olan annelerde akraba evliliği yapma oranının da daha yüksek olduğu dikkat çekmektedir. Akraba evliliği genetik hastalıkların nesilden nesile aktarılması ve hastalıklı bireylerin artması açısından oldukça önemlidir.Bölgesel farklılığa rağmen benzer oranlar korunurken,akraba evliliğinin eğitimle ilişkili olduğu ve eğitim düzeyi daha düşük olan annelerde daha fazla oranda görüldüğü bildirilmektedir.Ayrıca çalışmamızda, her iki gruptaki yaş ortalamaları arasında farklılık olmamasına rağmen akraba evliliği yapanlarda doğurganlık oranının da daha fazla olduğu görülmektedir.Artmış doğum sayısı,doğrudan annenin sağlığını olumsuz yönde etkilerken bir yandan da aileye eklenen her bir çocuk, ailenin gelir paylaşımında sayının artması nedeniyle dolaylı olarak çocukların sağlığını da etkileyecektir.İlerde anne olacak kız çocuklarının eğitiminin desteklenmesi,akraba evliliğinin azalması ile paralellik göstererek sağlıklı bir topluma sahip olmak için önemli bir adım olacaktır.
Bebek beslenmesinde anne sütü ilk seçenek olup ilk 4-6 ayda bebeğin tüm gereksinimlerini karşılayabilmektedir. Anne sütü ile beslenme özellikle ilk aylarda hem yeterli büyümenin sağlanması hem de enfeksiyonlara karşı korunmada önemli olması nedeniyle bebekler için ideal bir besindir.Amerikan Pediatri Akademisi bebeklerin bir yaşına kadar, hatta annenin sosyoekonomik düzeyi ne kadar düşük ise o kadar uzun süre anne sütü ile beslenmenin sürdürülmesini önermektedir19 Dallar ve arkadaşlarının çalışmasında annelerin %90’ının ilk 4-6 ay anne sütü vermek gerektiğini bildiği saptanmıştır(19).Çalışmamızda da bu oran benzer şekilde (%94) yüksek olarak bulunmuştur.Ayrıca yine yüksek bir oranda (%95.8) doğumdan hemen sonra süt vermeye başlanılması gerektiği konusunda da annelerin bilgi sahibi olduğu anlaşılmaktadır.Cin ve arkadaşlarının çalışmasında bu oran %42 olarak bulunmuştur(20).Bu oranların yüksek olması hastanemizdeki annelerin anne sütü konusunda bilgilendirilerek özendirilmesinin yaygın bir şekilde sürdürülmesine bağlı olabilir. 
Sonuç
Annelerin gebelik sırasında en az bir kez de olsa sağlık kuruluşuna başvurma oranının yüksek olması dikkat çekicidir.Ancak sadece yarısının yeterli sayıda izleminin olması sosyal güvenceleri nedeniyle sağlık hizmetlerinden kolayca yararlanabilmeleri ve büyük çoğunluğunun hastanelerin bulunduğu il veya çevre ilçelerde oturması göz önüne alındığında doğum öncesi izlemin sürdürülmesi için daha çok çaba gösterilmesi gerektiğini düşündürmektedir.Çünkü perinatal ve maternal mortalite ve morbiditenin azaltılması ve sağlıklı nesillerin yetiştirilmesi;toplumun bütününü kapsayacak sağlık sigortası sisteminin varlığı ile yaygın ve kolay ulaşılabilir sağlık hizmetinin verilmesi yanı sıra,eğitim düzeyinin artırılması ve DÖB’ın iyileştirilmesi ile mümkün olabilecektir.Ayrıca annelerin anne sütü konusunda bilgilendirilmeleri ve özendirilmeleri de anne sütü ile beslenmenin yaygınlaşmasında ve devamlılığında oldukça önemlidir.
Kaynaklar
1.Kaya S. Sağlık bakım hizmetlerinin kullanılabilirliği. Toplum ve Hekim 1995; 66:101-106.
2.Mihçiokur S, Akın A. Dünya’da ve Türkiye’de anne ölümleri. Sağlık ve Toplum 1998; 8: 37-44.
3.TC. Sağlık Bakanlığı Ana Çocuk Sağlığı ve Aile Planlaması Genel Müdürlüğü Ana ve Çocuk Ölümlerini Önleme Projesi, 2005.
4.Türkiye’de Anne-Çocuk durum analizi, T.C Hükümeti-UNICEF işbirliği programı, Ankara, 1996:129-136.
5.Akın A, Özvarış ŞB. Ana Sağlığı ve Aile Planlaması. Bertan M, Güler Ç (ed): Halk Sağlığı Temel Bilgiler. Ankara, Güneş Kitabevi, 1995;119-155.
6.Baksu A, Çığsar MS, Göker N, Kartal S, Hergin CE. Akraba evliliği yapan kadınlarda eğitim düzeyi, evlilik yaşı ve doğurganlık oranları. ŞEH Tıp Bülteni 2000; 3: 35-40.
7.Önderoğlu L. Prenatal bakım. Temel Yenidoğan Sağlığı, Ertogan F, Arsan S (ed), Öncü Ltd, Ankara 1999:1-7.
8.Boz DG, Öztürk Y. Sivas Doğumevi Hastanesinde doğum yapan kadınların doğum öncesi bakım ve doğuma ilişkin bilgi ve davranışlarının değerlendirilmesi. Erciyes Üniversitesi Sağlık Bilimleri Dergisi 2003; 12: 62-68.
9.Altunyurt S. Doğum öncesi bakım. 22-24 Eylül 2005 III. Ulusal Ana Çocuk Sağlığı Kongre Kitabı 79-81.
10.T.C Sağlık Bakanlığı, Sağlık Projesi Genel Koordinatörlüğü. T.C. Sağlık Bakanlığı veri toplama ve bildirim formları kullanım kılavuzu, Ankara 1996: 21-23.
11.Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması 2003. Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü, Sağlık Bakanlığı Ana Çocuk Sağlığı ve Aile Planlaması Genel Müdürlüğü, Devlet Planlama Teşkilatı ve Avrupa Birliği, Ankara, Türkiye, 2004. 12.Bozkurt Aİ, Şahinöz S, Özçırpıcı B, Özgür S. Gaziantep’te sağlık ocaklarına herhangi bir nedenle başvuran 15-49 yaş evli kadınların doğum öncesi, doğum ve doğum sonrası bakım alma durumu ve etkileyen faktörlerin değerlendirilmesi. Erciyes Tıp Dergisi 2001; 23: 59-67.
13.Kılıç D. Erzurum il Merkezinde 15-49 Yaş Grubu Annelerin Sağlık Ocakları Tarafından Verilen Ana Çocuk Sağlığı Hizmetlerini Kullanma Durumları ve Etkileyen Faktörler. Atatürk Üniversitesi Hemşirelik Yüksekokulu Halk Sağlığı Hemşireliği Anabilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi, 1998.
14.Günay T. Doğum öncesi bakımda durum. 22-24 Eylül 2005 III. Ulusal Ana Çocuk Sağlığı Kongre Kitabı: 89-92.
15.Harma M, Harma M, Kafalı H, Öksüzler C, Demir N. İlk Antenatal Muayenede Yapılan Glukoz Tarama Testinin Değeri. Perinatoloji Dergisi 2003; 11: 37-40.
16.Erata Y E. Preeklampsi: tanı-tedavi. 26-30 Ekim 2003, IX. Ulusal Perinatoloji Kongre Kitabı: 28-32.
17.Harma M, Harma M, Kafalı H, Güngen N, Demir N. Gebelerde Hepatit B Taşıyıcılığı ve Yenidoğana Vertikal Geçiş. Perinatoloji Dergisi 2003; 11: 29-32.
18.Demirel S, Kaplanoğlu N, Acar A, Bodur S, Paydak F. The frequency of consanguinity in Konya, Turkey and its medical effects. Genetic Counseling 1997; 8: 295-301.
19.Dallar Y, Er P, Işıklar Z. Annelerin bebek beslenmesi konusuna ilişkin bilgi, tutum ve davranışları. Ege Pediatri Bülteni 2002; 9:175-180.
20.Cin A, Özkaya B, Ergin S, Yaprak I, Kansoy S, Engindeniz E. 0-24 aylık bebek beslenmesi ve annelerin anne sütü ile bebek beslenmesine ilişkin bilgi-tutum ve davranışları. Optimal Tıp Dergisi 2000; 13:3-9.
Dosya / Açıklama
Tablo 1.
Annelerin sosyodemografik özellikleri
Tablo 2.
Son gebelikteki izlemleri
Tablo 3
Akraba evliliği yapan ile yapmayan annelerin karşılaştırılması.