Amaç
Preeklampsi etiopatogenezinde, plasental patolojinin rolünü aydınlatmaya çalışan araştırmalar, preeklampsinin trofoblastların bir hastalığı olabileceıi görüşünü ortaya koymuştur. Sinsitiotrofoblastlardaki fokal selüler nekroz ve sitotrofoblastların mitotik aktivitesindeki artış, bu iki hücre grubu arasındaki dengeyi bozar. Sinsitiotrofoblast sayısındaki artışa bağlı olarak plasental sekretuar cevap da artar. Bu artmıış cevabın göstergesi olarak maternal serumda bakılan birçok biyokimyasal parametrenin birisi de β-HCG’dir.
Yöntem
Bu çalışmamızda 3.trimesterde 30 normotansif, 15 hafif ve 15 ağır preeklamptik hastada maternal serum β-HCG düzeylerine baktık.
Bulgular
Hafif preeklamptik grup ile bu grubun kontrolünde saptanan ortalama β-HCG düzeyleri sırasıyla 17652.6±8615.2 mIU/mI ve 9688.1±7263.1 mIU/mI iken ağır preeklamptik grup ve bu grubun kontrolünde sırasıyla 32601.2 ± 12491.1 mIU/mI ve 10415.0 ± 8472.5 mIU/mI olarak saptandı. Hem normotansif grup ile preeklamptik grup arasında hem de hafif ve ağır preeklamptik gruplar arasında maternal serum β-HCG düzeyleri anlamlı olarak farklı bulunmuştur.
Sonuç
Bu sonuçlar doğrultusunda 3.trimester maternal serum β-HCG düzeyinin, diğer biokimyasal parametrelerle birlikte preeklamptik hastaların değerlendirilmesinde kullanılabileceği düşüncesindeyiz.
Anahtar Kelimeler
Preeklampsi, B-hCG.
Giriş
Preeklampsi, gebelerin % 5-7’sinde görülen ve etyopatogenezi henüz tam olarak anlaşılmamış bir hastalık olarak karşımıza çıkmaktadır.Son yıllarda preeklampsi plasentadaki patolojik değişikliklerle açıklanmaya çalışılmakta ve trofoblastik bir hastalık olabileceği görüşü savunulmaktadır.Çalışmalar,plasental patoloji ile bağlantılı olarak oluşan,trofoblastlardaki artmış sekretuar cevabın bir göstergesi olarak maternal serumda bazı biyokimyasal markerlerin araştırılması üzerine yönelmiştir.Preeklampside plasentadaki değişikliklerin sinsitiotrofoblastlarda fokal selüler nekroz ve sitotrofoblastlardaki artmış mitotik aktivite ile birlikte selüler proliferasyon olduğu gösterilmiştir(1).Buna ilaveten sitotrofoblastlardaki artmış proliferasyonun ağır preeklamptiklerde hızlı bir sinsitiotrofoblast transformasyonuna yol açtığı gösterilmiştir. Böylelikle selüler kayıp ve yerine koyma arasındaki denge sinsitiotrofoblastlar lehine olacak şekilde bozulmakta, ağır preeklampside artmış serum β-HCG düzeyleri, büyüyen sitotrofoblastlar ve bunlardan fazla miktarda transforme olan sinsitiotrofoblastlarla açıklanmaktadır.
Biz de bu çalışmamızda normotansif gebelere oranla preeklamptik gebelerde ve hafif preeklamptik gebelere oranla ağır preeklamptik gebelerde 3.trimester maternal serum β-HCG düzeylerinin, artmış plasental sekretuar cevabın bir göstergesi olarak yükselip yükselmediğini araştırmayı amaçladık.
Yöntem
Çalışmamız Mart 1998-Aralık 1998 tarihleri arasında Şişli Etfal Hastanesi 1.Kadın Hastalıkları ve Doğum Servisine 3.trimesterde başvuran 15’i hafif, 15’i ağır olmak üzere 30 preeklamptik ve 30 normotansif,toplam 60 gebe üzerinde yapılmıştır. Çalışmaya alınan tüm olguların yaş, gravida, parite, abortus ve küretaj sayıları, sistolik ve diastolik arteriel basınç, proteinüri, ödem, serum ürik asit, hematokrit ve β-HCG değerleri kaydedilmiştir.
Hafif preeklampsi kriteri olarak, 6 saat ara ile ölçülen iki arteriel kan basıncı değerinin 140/90 mmHg ve üzerinde olması veya hastanın 20. gebelik haftasından önceki arteriel basınç değerlerinden, sistolik basıncın 30 mmHg, diastolik basıncın ise en az 15 mmHg daha yüksek bulunması,proteinüri için 1(+) ve üzerindeki değerler kabul edilmiştir.Ağır preeklampsi için arteriel basıncın 160/110 mmHg üzerinde olması, oligüri varlığı, serebral veya vizüel bozulma, epigastrik ağrı, anormal trombosit sayısı ve karaciğer fonksiyon testlerinde bozukluk esas alınmıştır. Hastalar hospitalize edildikten sonra saatlik arteriel kan basıncı ölçüldü, venöz kan örneği alındı ve 24 saatlik idrar toplandı. Venöz kan örnekleri alındıktan sonra 5 dakika içinde 3000 devir/dk. hızında santrifüj edildi ve serumları ayrıldı.- 4°C’de muhafaza edilerek, engeç 4 gün içerisinde çalışıldı. β-HCG düzeyleri Immulite 2000 System cihazı, immunometrik assay yöntemiyle, immulite 2000 hCG ticari kiti kullanılarak ölçüldü. Karşılaştırmalarda student’s-t ve Mann-Whitney-Utestleri kullanılmıştır. Anlamlılık için standart olarak p<0.05 değeri kabul edilmiştir.
Bulgular
Olguların genel özellikleri Tablo 1’de gösterilmiştir.Kontrol ve çalışma grupları arasında maternal yaşı, gestasyonel yaş, gravida, abortus ortalamaları açısından istatistiksel fark tespit edilememiştir.
Hafif preeklamptik grupta, kontrol grubuna göre hemoglobin ve hematokrit düzeyleri anlamlı derecede düşüktür (p<0.05).
Hafif preeklamptik grup ile kontrol grubu arasında sistolik ve diastolik arteriel basınç, proteinüri, ürik asit, β-HCG değerleri arasında istatistiksel anlamlı fark bulunmuştur (p<0.05).Maternal serum β-HCG düzeyleri hafif preeklamptik olgularda ortalama 17652.6±8615.2 mIU/mI, kontrol grubunda 9688.1±7263.1 mIU/mI bulunmuştur.Bu sonuçlar istatistiki anlamlı farkı göstermektedir (p<0.05).Ağır preeklamptik grupta, kontrol grubuna göre trombosit sayısıve gebelik haftası anlamlı derecede düşüktür (p<0.05). Buna karflın ağır preeklamptik grupta, kontrol grubuna göre ürik asit, ortalama sistolik ve diastolik arteriel basınçları ve β-HCG düzeyleri ileri derecede anlamlı yüksek bulunmuştur(p<0.05). Maternal serum β-HCG düzeyleri ağır preeklamptik olgularda ortalama 32601.2 ± 12491.1 mIU/mI, kontrol grubunda ise 10415.0 ± 8472.5 mIU/mI bulunmuştur.
Tartışma
Preeklamptik gebelerde 3. trimesterde maternal serum β-HCG düzeylerinin normotansif gebelere oranla daha yüksek bulunduğunu bildiren çalışmalar olmasına karşın, hafif preeklamptik gebeler ile ağır preeklamptik gebelerin maternal serum β- HCG düzeyleri arasındaki farkı gösteren çalışma sayısı azdır (1,2,3).
Lorain ve Mattew 1953’te ağır ve hafif preeklampside plasentadaki β-HCG değerlerinin normal gebelere göre daha yüksek olduğunu göstermişlerdir(1). Smith 1934, 1939, 1948’de, Taylor ve Scandron 1939’da, Loraine ve Mattew 1950’de, Brodt 1969’ da, Crosingnani ve arkadaşları 1974’te β-HCG değerlerini ağır preeklamptik hastalarda yüksek, hafif preeklamptik hastalarda ise normal sınırlarda bulmuşlardır (1).
Chaur-Dong Hsu ve arkadaşları,1993 yılında 20’si hafif, 12’si ağır preeklamptik ve 32’si sağlıklı normotansif gebeler üzerinde yaptıkları çalışmada, 3.trimester maternal serum β-HCG düzeyleri ortalamalarını, ağır preeklamptik gebelerde 55823 mlU/ml, hafif preeklamptik gebelerde 20664 mlU/ml, ağır preeklamptik grupla karşılaştırılan kontrol grubunda 14307 mlU/ml ve hafif preeklamptik grupla karşılaştırılan kontrol grubunda ise 19769 mlU/ml olarak tespit etmişlerdir. Ağır preeklamptik gebelerle kontrol grubu arasında, istatistiksel anlamlı fark tespit edememişlerdir (2).
Bizim çalışmamızda hem normotansif kontrol grubu ile preeklamptik grup arasında, hem de hafif ve ağır preeklamptik grupların 3. trimester maternal serum β-HCG düzeyleri ortalaması arasında istatistiksel olarak anlamlı düzeyde fark bulunmuştur. Olguların maternal serum β-HCG düzeyleri ortalamalarının dağılımı Grafik 1’de gösterilmiştir.
Tanya ve arkadaşları 1990-1991 yıllarında, 2.trimesterdeki 180 hasta üzerinde yaptıkları çalışmada, 2.trimester maternal serum β-HCG düzeyleri yüksek olan hastalarda 3. trimesterde gebeliğin indüklediği hipertansiyon ve preeklampsi insidansının yüksek olduğunu göstermişler ve 2. trimester maternal serum β-HCG düzeyi yükselmelerinin, preeklampsi gelişmesi yönünden prediktif değeri olabileceğini bildirmişlerdir (4,5). Muller ve arkadaşları 15. gebelik haftasındaki yüksek hCG değerlerinin preeklampsi riski yönünden prediktif olduğunu bildirmişlerdir (6). Gravett ve arkadaşları prenatal tarama programına da aldıkları 2. trimester β- HCG değerlerinin yüksekliği ile preeklampsi, abrupsio plasenta ve erken doğum gibi gebelik komplikasyonlarının ilişkili olabileceğini bildirmişlerdir(7).
Sonuç
Bu bilgiler ışığında, preeklamptik gebelerde plasental patolojinin bir göstergesi olarak artmış plasental sekretuar cevabın 3. trimesterde maternal serumda ölçülebilir bir parametresi olan β-HCG, gerek normotansif gebeleri preeklamptik gebelerden,gerekse preeklamptik gebeler içerisinde ağır preeklamptikleri hafif preeklamptiklerden ayırmada diğer biyokimyasal parametrelerle birlikte kullanılabileceği kanısındayız.
Kaynaklar
1. Said ME, Campbell DM. β- human chorionic gonodotropin levels before and after the development of preeclampsia.Br J Obstet Gynecol 1984; 91: 772-5
2. Hsu CD, Ir›ye B, Jhonson TRB, Witter FR, Hong SF, Chan DW. Elevated circulating trombomodulin in severe preeclampsia.Am J Obstet Gynecol 1993; 169: 148-9
3. Hsu CD, Chan DW, Ir›ye B, Jhonson TRB, Hong SF, Repke JT. Elevated serum human gonadotropin as evidence of secretary response in severe preeclampsia. Am J Obstet Gynecol 1994;170:1135-8
4.Tanya K,Sorensen MD,Michelle A,Williams SD,Rosalee WZ,Susan JC,Durlin EH.Elevated second trimester human chorionic gonadotropin and subsequent pregnancy induced hypertension.Am J Obstet Gynecol 1993; 169:834-8
5. Adnan MN, Ashour MB, Ellice S Lieberman, MD. The value of elevated second trimester β-HCG in predicting development of preeclampsia. Am J Obstet Gynecol 1997; 176:438-42
6.Muller F, Savey L, Le Fiblec B, Bussieres L, Ndayizamba G, Colau JC, Giraudet P. Maternal serum human chorionic gonadotropin level at fifteen weeks is a predictor for preeclampsia.Am J Obstet Gynecol 1996; 175:37-40
7. Gravett CP, Buckmaster JG, Watson PT, Gravett MG. Elevated second trimester maternal serum β-HCG concentrations and subsequent adverse pregnancy outcome. Am J Med Gen 1992; 44:485-6
|
Dosya / Açıklama |
|
Grafik 1 Maternal serum β-HCG düzeylerinin ortalamalarının
dağılımı |
|
Tablo 1 Olguların Genel Özellikleri |