Amaç
Plasenta previa olgularında maternal demografik özellikleri belirlemek.
Yöntem
SSK Ankara Doğumevi ve Kadın Hastalıkları Eğitim Hastanesinde 1.4.1996-30.6.1997 tarihleri arasında meydana gelen tüm doğumlar retrospektif olarak incelendi. Bu süre içinde kaydedilen 23856 doğum içinde 66 olgunun plasenta previa tanısı aldığı saptandı. Çalışma kapsamına gestasyon yaşının 20 gebelik haftasından bü yük olduğu ve doğumun abdominal yolla gerçekleştirildiği gebelikler dahil edildi (n:46). Plasenta previa tanısı, bu olgularda sezaryen sırasında teyid edildi. Maternal kayıtlar incelenerek anne yaşı, reprodüktif öykü, gebelikte sigara kullanımı, annenin işi, gebelik komplikasyonları, başvuruda vaginal kanama varlığı ve plasenta previ-anın derecesi araştırıldı.
Bulgular
Bu süre içinde hastanemizdeki plasenta previa insidansı %0.27 olarak gerçekleşti. Çalışmaya dahil edilen olgularda ortalama anne yaşı 29±4.7 olarak bulunurken ortalama parite sayısının 1.4±1.1 olduğu saptan dı. Dokuz olgu nullipar (%19.6), 15 olgu primipar (%37.6) ve 22 olgu multipardı (%47.8). Olguların 13'ünde spontan, 4'ünde ise indüklenmiş abortus öyküsü mevcuttu (sırasıyla %28.3, %8.7). On olguda ölü doğum öykü sü (%21.7), dokuz olguda ise geçirilmiş sezaryen öyküsü (%19.6) bulunduğu saptandı. Gebelikte bir işte çalışan olguların oranı %21.7 olarak bulunurken (n:10), dokuz olgunun gebelik sürecinde sigara kullandığı belirlendi (%19.6). Gebelik komplikasyonları incelendiğinde, bir olguda diabetes mellitus (%2.2), bir olguda kronik hiper tansiyon (%2.2), dört olguda preeklampsi (%8.7) ve yedi olguda intrauterin gelişme geriliği (%15.2) bulunduğu saptandı. Olguların %84.8'inin vaginal kanama ile başvurduğu belirlendi (n:39). Plasenta previanın derecesi do kuz olguda marginal, yedi olguda parsiyel ve geri kalan 30 olguda total (komplet) olarak belirlendi (sırasıyla %19.6, %15.2, %65.2).
Sonuç
Bu çalışmada, plasenta previa olgularında geçirilmiş sezaryen öyküsü, spontan abortus öyküsü, ölü doğum öyküsü, gebelikte sigara kullanımı ve gebelikte çalışan anne oranlarının dikkat çekici düzeyde yüksek olduğu bulundu. Bu değişkenleri plasenta previada risk faktörü olarak tanımlayabilmek için daha geniş kapsamlı, randomize vaka kontrollü çalışmalara ihtiyaç vardır.
Anahtar Kelimeler
-