Amaç
Ağustos-Aralık 1994 tarihleri arasında Doğum Polikliniğimize gebeliğin 3. trimesterinde başvuran 38'i hafif, 30'u ağır olmak üzere 68 preeklamptik gebede maternal serum betahuman chorionic gonadotropin (ß-HCG) düzeyleri araştırıldı.
Yöntem
Ağustos-Aralık 1994 tarihleri arasında İstanbul Zeynep Kamil Hastanesi Doğum Polikliniği'ne gebeli-ğin 3. trimesterinde başvuran 38'i hafif, 30'u ağır ol-mak üzere 68 preeklamptik gebe çalışma kapsamına alındı.
Bulgular
Preeklamptik olguların maternal serum ß-HCG düzeyleri ile kontrol grubu arasında ve de diğer ve hafif preeklamptik olguların ß-HCG düzeyleri arasında istatistiksel olarak anlamlı fark tespit edildi.
Sonuç
Sonuçta 3. trimester gebeler içerisinde preeklamptik gebelerle normotensif gebelerin ayırımında ve de preeklamptik gebelerde hastalım ağır veya hafif formunun ayırılmasında maternal serum ß-HCG düzeylerinin yol göstericiği olduğu kanı-sına varılmıştır.
Anahtar Kelimeler
B-HCG, preeklampsi.
Giriş
Etyolojisi ile ilgili araştırmalar, preeklampsinin uygunsuz trofoblastik invazyona bağlı olarak gelişen sistemik bir hastalık olduğu hipotezini desteklemektedir. Normal gebelikte gebeliğin erken evresinde plasentada sitotrofoblastların dominan olduğu bir diferansiasyon gözlenirken gebeliğin ilerleyen dönemlerinde sinsisyotroblastların hakimiyeti ön plana geçer (1-2).
Preeklampside plasentadaki değişikliklerin sinsisyotrofoblastlarda fokal selüler nekroz ve sitotrofoblastlardaki artmış mitotik aktivite ile birlikte selüler proliferasyon olduğu gösterilmiştir (3). Ağır preeklampside prolifere olan sitotrofoblastalr 72 saat içerisinde hızla sinsisyotrofoblastlara transforme olmaktadırlar. Sonuçta sinsisyotrofoblastta selüler kayıp ve yerine koyma arasındaki denge, yerine koyma yönünde değişmektedir (3-4).
A ve ß fraksiyonu olan HCG sinsityotrofoblastlardan salgılanır. Preeklampside artmış maternal totah hCG ve de ß-HCG düzeyleri proliferasyona uğrayan sitotrofoblastların artmış miktarda sinsityotrofoblasta transformasyonu ile açıklanmakta olup, artmış plasental sekretar cevabın bir göstergesidir (5).
Yöntem
Ağustos-Aralık 1994 tarihleri arasında İstanbul Zeynep Kamil Hastanesi Doğum Polikliniği'ne gebeliğin 3. trimesterinde başvuran 38'i hafif, 30'u ağır olmak üzere 68 preeklamptik gebe çalışma kapsamına alındı. Kontrol grubu olarak 70 normotensif gebe seçildi.
Hafif preeklampsi kriteri olarak Redman'ın 1990'da tarif ettiği kriterler esas olarak alınmış ve 6 saat ara ile elde edilen iki arteriel kan basıncı değerinin 140/90 mmHg veya üzerinde bulunması gerekli görüldü. Proteinüri için kantitatif idrar protein ölçümünün 30 mg/dl veya dipstick ile okunan değerin (+) ve üzerinde bulunması, ürik asit'in serumda 5.5 mg/dl ve üzerindeki değerleri kriter olaraka lındı.
Ağır preeklampsi için arteriel basıncın 160/110 mmHg'nın üzerinde olması, proteinürinin 5 gr/24 saat veya üzerinde olması, oligüri (24 saatte 400 cc veya altında idrar çıkması) mevcudiyeti, serebral veya visuel bozulma, epigastrik ağrı, pulmoner ödem, anormal trombosit sayısı ve karaciğer fonksiyon testlerinde anormallikler esas alındı. Hastalar hospitalize edildikten sonra 6 saat arayla en az iki kez arteriel tansiyon ölçüldü, venöz kan örneği alındı ve idrari ncelemesi için idrar toplandı. Maternal serum ß-HCG düzeyleri Boehringer Mannheim frimasının ES 300 cihazıyla Enzymun test hCG kiti kullanılarak kantitatif olarak ölçüldü.
Çalışma ve kontrol grubundan elde edilen parametreler student t testi ile istatistiksel değerlendirmeye alındı ve anlamlılık için standart olarak alınan p<0.05 değeri kabul edildi.
Bulgular
Olguların genel karakteristikleri ortalama ±1 standart sapma olarak Tablo l'de gösterilmiştir. Kontrol ve çalışma grupları arasında maternal yaş ve gestasyonel yaş dışındaki parametrelerden gravida, parite, abortus ve küretaj ortalamaları arasında istatistiksel fark tesbit edilmemiş (p>0.05) olup, grupların belirtilen bu parametreler için homojen olduğu ortaya ko-nulmuştur.
Preeklamptik çalışma grubu ile normotensif kontrol grubu arasındaki sistolik ve diastolik tansiyon arteriel, proteinüri, kreatinin hematokrit, ß-HCG, ürik asit değerleri arasında istatistiksel olarak anlamlı fark bulunmuştur (p<0.05).
Çalışma grubu içerisinde hastalığın şiddetine göre bu parametreler arasında ağır preeklamptik olguların ortalama sistolik, diastolik tansiyon arterielleri 188/ 121 mmHg, hafif preeklamptik olguların 148/92 mmHg ve kontrol grubunun 113/82 mmHg idi.
Maternal serum ß-HCG düzeyleri ise ağır preeklamptik olgularda ortalama 4451±13146 mIU/ml, hafif preeklamptik olgularda 205l6±6563 mIU/ml ve kontrol grubunda 13051 ±6621 mIU/ml olarak bulunmuştur ve istatistiksel olarak ileri derecede anlamlı fark tesbit edilmiştir (p<0.001) (Şekil 1).
Preeklamptik olguların maternal serum ß-HCG düzeylerinin doğan bebeklerin cinsiyetleri ile ilişkisine bakıldığında dişi bebek doğuran annelerin maternal serum ß-HCG düzeyleri ortalamaları (3l666±l4667 mIU/ml), erkek bebek doğuran annelerin maternal serum ß-HCG düzeyleri (30844±l6357 mIU/ml) bulunmuştur. Bu fark, gerek standart sapmanın bu denli yüksek oluşundan, gerekse istatistiksel olarak anlamlı bulunmadığından (p=0.8764, p>0.05) önemsiz kabul edilebilir.
Tartışma
Gebelikte maternal serum ß-HCG düzeyleri gebelik dönemine göre değişken bir seyir göstermektedir (Şekil 2). Preeklamptik gebelerde 3. trimester maternal serum ß-HCG düzeylerinin normotensif gebelere oranla daha yüksek bulunduğunu bildiren çok sayıda çalışma olmasına karşın (4,5,10), hafif preeklamptik gebelerle ağır preeklamptik gebelerin maternal serum ß-HCG düzeyleri arasındaki farkı gösteren çalışma sayısı azdır (3,7).
Kronik hipertansif gebelerde normal maternal serum ß-HCG düzeyleri bulunurken, preeklampsinin kardinal bulguları yerleşmiş bir gebede maternal serum ß-HCG düzeyleri yüksek bulunmaktadır. Bu durum bize yüksek maternal serum ß-HCG düzeylerinin preeklampsi patogenezinin bir sonucu olduğunu düşündürmektedir. Serum ß-HCG artışı trofoblastlardaki artmış sekretuar cevabın bir göstergesi olarak ortaya çıkmaktadır (6). Gebeliğin ikinci trimesterinde 16-20. haftalar arasında yapılan trisomi araştırma çalışmasında kullanılan üçlü testde ß-HCG düzeyleri anlamlı derecede yüksek bulunan hastalarda gebeliğin devamında PIH geliştiği iki ayrı grup tarafından bildirilmiştir (8,9). Said ve arkadaşları da 3-trimesterin başında hCG seviyesi yüksek bulunan hastalarda daha sonra preeklampsi geliştiğini göstermişlerdir (5) Loraine ve Matthew ağır ve hafif preeklampside hCG'nin ü subünitinin normal gebelere göre daha yüksek seviyelerde olduğunu göstermişlerdir. Taylor ve Scandron, Crosingnani ve arkadaşları ß-HCG değerlerini ağır preeklampside yüksek ancak hafif preeklampside normal sınırlar içerisinde bulmuşlardır (5,8).
Chaur-Dong Hsu ve arkadaşları 1993 yılında 20'si hafif, 12'si ağır preeklamptik gebe üzerinde yaptıkları çalışmada üçüncü trimester maternal serum ß-HCG düzeyleri ortalamalarını ağır preeklamptik gebelerde 55823 mlU/ml, hafif preeklamptik gebelerde 20664 mIU/ml, ağır preeklamptik kontrol grubunda 14307 mlU/ml ve hafif preeklamptik kontrol grubunda 19769 mIU/ml olarak tesbit etmişlerdir. Ağır preeklamptik gebelerle kontrol grubu arasında istatistiksel olarak anlamlı fark gösterdikleri halde, hafif preeklamptik gebelerle kontrol grubu arasında istatistiksel olarak anlamlı fark tesbit edememişlerdir (3).
Bizim çalışmamızda maternal serum ß-HCG düzeyleri ise ağır preeklamptik olgularda ortalama 44551 ±13146 mIU/ml, hafif preeklamptik olgularda 205l6±6563 mIU/ml ve kontrol grubunda 13051±6621 mIU/ml bulunmuştur ve istatistiksel olarak ileri derecede anlamlı fark tesbit edilmiştir (p<0.001).).
Sonuç
Çalışmamızda preeklamptik gebelere ait maternal serum fiHCG düzeylerinin, hastalığınağırlığı derecesinde normotensif gebelere oranla istatistiksel olarak anlamlı düzeyde yüksek olduğu saptanmıştır. Bu bulgular ışığında 3. trimesterdeki gebelerde, preeklamptik gebelerle normotensif gebelerin ayrımında ve de preeklamptik gebelerde hastalığın hafif ve ağır formunun ayrılmasında maternal serum fi-HCG düzeylerinin yol gösterici olduğu bulunmuştur.
Kaynaklar
1. Zuspan FP: New Concepts in teh Understanding of Hypertensive Disease During Pregnancy. Clinics in Perinatology 18-4: 653-61, 1991.
2. Enders AC: Formation of syncytium from cytotrophoblast in the human placenta Obstet Gynecol 25: 378-386, 1965.
3. Hsu CD, Chan DW, Iriye B, Jhonson TRB, Hong SF, Repke JT: Elevated serum human chorionic gonadotropin as evidence of secretory response in severe preeclampsia. Am J Obstet Gynecol 170: 1135-1138, 1994.
4. Hsu CD, Inye B, Jhonson TRb, Witter FR, Hong SF, Chan DW: Elevated circulating trombomodulin in severe preeclampsia Am J Obstet Gynecol 169: 148-149,1993.
5. Said ME, Campbell DM: Beta human chorionic gonadotropin le vels before and after the developmen tof preeclampsia: Br J Obstet Gynecol 91: 772-775, 1984.
6. Redman CWG: Platelets and the beginning of preeclampsia New Eng J Med 323: 478-480. 1990.
7. Current Opinion in Obstetrics and Gynecology. Hypertension in Pregnancy 5: 40-49, 1993.
8. Sorenson TK, Williams MA, Zingheim RW, Clement SJ, Hic- koh DE: Elevated second trimester human chorionic gonadotropin and subsequent pregnancy induced hypertension. Am J Obstet Gynecol 169: 834-8,1993.
9. Vaillant P, David E, Lemay C, Boitte F, Devulder G, Fievet P, Fournier A: Gonadotrophines chorioniques beta plasmatiques ent- re 14 et 20 semaines d'amenorrhoe, un marqueur de l'hypertension gravidique. Presse Med 21 (30): 1413-8, 1992.
10. Smith GVS, Smith OW: Excessive gonadostimulatory hormone and subnormal amounts of oestrinin toxemia of late pregnancy. Am J physiol 107: 128-145,1934.
|
Dosya / Açıklama |
|
Şekil 1 Olguların maternal serum B-hCG düzeyleri ortalamalarının dağılımı. |
|
Şekil 2 Gebelikte normal B-hCG düzeyleri. |
|
Tablo 1 Olguların Genel Karakteristikleri |