Amaç
Çalışmamızda eklampsili 20 olgunun ilk konvülsiyon sonrası 24 saat İçinde yapılan kranial bilgisayarlı tomografi (BT) bulgularını, bunların klinik tablo ile ilişkisini ve BT'nin tedavi protokolüne etkisini araştırdık. Tomografik inceleme başın orbitomeatal planından başlayarak ventriküler düzeye kadar 5 mm'lik, vertekse kadar 10 mm'lik kesitler alınarak yapıldı.
Yöntem
Tüm olgular inceleme sırasında doğum yapmıştı. On olguda kranial BT normal değerlendirildi. Bu olguların hiçbirinde nörolojik bozukluk saptanmadı. Olguların 10'unda kranial BT'de patoloji saptandı. Bu olguların 9'unda fokal ve/veya yaygın hipodens alanlar, 2 olguda sağ üst parietal ve parietooksipital bölgelerde serebral hematom alanları, 1 olguda kortikal atrofi saptandı. Kranial BT de patolojik bulgu saptanan olguların 5'inde nörolojik bozukluk saptandı.
Bulgular
Kranial BT'si patolojik olan ancak nörolojik bozukluğu olmayan 5 olgunun 4'ünde beyaz cevherde fokal ve/veya yaygın hipodensite, 1 olguda serebral atrofi görüldü.
Sonuç
Patolojik kranial BT bulguları nörolojik bozukluğu olmayan olgularda az görülmekte ve mevcut tedavi protokolünü etkilememektedir.
Anahtar Kelimeler
Eklampsi, bilgisayarlı tomografi
Giriş
Gebeliğin hayatı tehdit eden bir komplikasyonu olan eklampsi tüm gebeliklerin % 0.05-%0.9'unda görülmektedir (1,2,3). Maternal mortalite sürekli olarak azalmakla birlikte modern tıbbi yöntemlerin kullanılmadığı yerlerde % 30'a kadar yükselebilmektedir (1). Serebral kanama en önemli ölüm nedenlerinden biridir (4,5). Eklampsideki konvülsiyonların nedeni halen tartışmalı olmakla birlikte, öne sürülen fizyopatolojik olaylar; serebral ödem, vazospazm, tromboz, iskemi, hipertansif ensefalopati, intraserebral ve subaraknoid kanamadır (4,6,7).
Eklamptik olguların kranial bilgisayarlı tomografi (BT) bulguları ile ilgili çalışmalarda değişik sonuçlar bildirilmektedir. Normal bulguların yanında, yaygın veya fokal hipodens alanlar, hemoraji ve infarkt alanları rapor edilmektedir (1,2,6,8,9). Çalışmamızda eklamptik konvülsiyon sonrası erken dönemde yapılan kranial BT bulgularını, bunların klinik tablo ile ilişkisini ve BT'nin tedavi protokolüne etkisini araştırdık.
Yöntem
Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Kliniği'nde 1.10.1993-1.10.1994 tarihleri arasında 28 eklamptik olgu görüldü. Bu olguların 20'sine ilk konvülsiyon sonrası 24 saat içinde kranial BT yapıldı. Tüm olgular inceleme sırasında postpartum dönemde idi. Olguların 8'i tomografi incelemeleri ilk konvülsiyon sonrası 24 saat içinde yapılamadığından çalışmaya alınmadı. Tomografilerin geç yapılma nedenleri, olgunun geç başvurması, gebeliğin ilk konvülsiyonun görülmesinden 24 saat geçtikten sonra sonlandırılmış olması ve tomografi cihazı ile ilgili teknik aksaklıklar idi.
Hipertansiyon, ödem, proteinüri ile karakterize preeklampsi zemininde tonik-klonik konvülsiyonların görülmesi eklampsi olarak tanımlandı (1). İlk konvülsiyon, çalışmaya alınan 20 olgunun 15'inde gebelik sırasında, 5'inde doğum sonrasında görüldü. İlk konvülsiyonun görülme zamanı en erken 26. gebelik haftası,en geç doğum sonrası 16. saat idi. Olguların 16'sı bir kez ,3'ü iki kez, biri üç kez konvülsiyon geçirdi. Bütün olgulara standart tedavi protokolü uygulandı. Bu tedavi 4.5 gram MgSO’ün 5-10 dakika içinde intravenöz verilimini takiben % 5'lik dextroz solüsyonu içinde 2 gr/saat MgSO4 infüsyonunun idamesi şeklindeydi. Bu tedaviye doğum sonrası 48. saate kadar devam edildi.
Olguların hiçbirinde, tomografik inceleme yapılana kadar mannitol ve diğer diüretikler verilmedi. Hiperventilasyon uygulanmadı. Olguların 3'ü tomografi yapıldığı sırada alfametil dopa tedavisi almakta idi. Tüm olgular kliniğimize diğer sağlık kuruluşları tarafından gönderilmişti. Bir olgu ağır preeklampsi nedeniyle MgSO4 tedavisinde iken, doğum sonrası sekizinci saatte, kliniğimizde konvülsiyon geçirdi. Diğer olgular konvülsiyon sonrası kliniğimize geldiler.
Kranial BT, Siemens Somatom Hi Q cihazı ile başın orbitomeatal planından başlanarak ventriküler düzeye kadar 5 mm'lik, daha sonra vertekse kadar 10 mm'lik kesitler alınarak yapıldı. İnceleme sırasında ve sonrasında hiçbir olguda konvülsiyon görülmedi. Tüm BT'ler aynı radyoloji uzmanı tarafından değerlendirildi.
Bulgular
Kranial BT yapılan 20 olgunun 10'unda inceleme, normal olarak değerlendirildi. Bunların biri doğum sonrası, diğerleri doğum öncesi konvülsiyon geçirmişti. Sekiz olgu bir kez, iki olgu iki kez konvülsiyon geçirmişti. Kranial BT'si normal olan olguların hiçbirinde nörolojik bozukluk görülmedi.
Kranial BT'de patolojik bulgu saptanan 10 olgu-nun klinik özellikleri ve BT bulguları Tablo l'de verilmiştir. Bunların 4'ü doğum sonrası, 6'sı doğum öncesi ilk konvülsiyonu geçirmişti. Bu logluran 8'i bir kez, biri iki kez, biri de üç kez konvülsiyon geçirmişti. Olguların beşinde nörolojik bozukluk saptandı. Doğum sonrası 3 kez konvülsiyon geçiren ve ilk konvülsiyondan 20 saat sonra kranial BT yapılan (8 nolu olgu) hastada sol hemiparezi ortaya çıktı. BT'de sağ üst parietalde 0.5-1.5 cm'lik iki hematom, her iki parietal ve oksipital beyaz cevherde yaygın hipodensite görüldü. (Resim la, lb)
Doğum öncesi 2 kez konvülsiyon geçiren ve ilk konvülsiyondan 18 saat sonra kranial BT yapılan (2 nolu olgu) hastada sağ hemiparezi gelişti. BT'de solda bazal ganglionlar bölgesinde fokal hipodensite ve her iki hemisferde, beyaz cevherde yaygın hipodensite saptandı (Resim 2).
Doğum öncesi 1 kez konvülsiyon geçiren ve 24 saat sonra kranial BT yapılan (9 nolu olgu) hastada sol früst hemiparezi belirlendi. BT'de sağ parietalde fokal hipodensite saptandı. Doğum öncesi bir kez konvülsiyon geçiren ve 12 saat sonra kranial BT yapılan (6 nolu olgu) hastada kortikal görme kaybı saptandı. BT de her iki temporal ve sağ parietooksipitalde 0.5-2 cm'lik hematomlar ile sol bazal ganglionlar bölgesinde fokal hipodensite, her iki parietal ve oksipital beyaz cevherde yaygın hipodensite saptandı. (Resim 3).
Doğumdan 16 saat sonra bir kez konvülsiyon geçiren ve 12 saat sonra kranial BT yapılan (1 nolu olgu) hastada da görme kaybı saptandı. BT de her iki parietal ve oksipital beyaz cevherde yaygın hipodensite saptandı. Nörolojik bozukluk görülen olguların BT bulguları Tablo l'de görülmektedir.
Kranial BT'si patolojik olan ancak nörolojik bozukluğu olmayan 5 olguda en sık rastlanan bulgu beyaz cevherde fokal veya yaygın hipodensite idi.
Tartışma
Eklamptik olgularda kranial BT'den ne beklendiği ve hangi durumlarda yapılmasının uygun olacağı tartışmalıdır. Eklampside klinik tabloyu ortaya çıkartan fizyopatolojik değişiklikleri saptamaya yönelik otopsi, kranial BT ve MR çalışmaları yapılmıştır (1,2,4)
Sheehan ve Lynch'in 677 eklamptik olgudan oluşan otopsi serisinde saptanan bulgular; serebral kortekste peteşiyel kanamalar, beynin her tarafına dağılmış multiple küçük iskemik yumuşamalar ve subkortikal beyaz cevher de küçük kanama alanları idi (4).
Eklamptik hastalarda kranial BT bulgularını araştıran çalışmaların sonuçları arasında önemli farklılıklar vardır. Sibai ve arkadaşları nörolojik komplikasyonları olan veya uzun süre komada kalan 20 eklamptik hastanın kranial BT'lerini normal bulmuşlardır (6). Richards ve arkadaşları ise 6 saatten fazla komada kalmış, 20 eklamptik olgudan 5'inde normal kranial BT bulguları, 5'inde diffüz beyaz cevher ödemi, 5'inde oksipital gri cevher ödemi, 4'ünde water-shed şeklinde ödem ve birinde beyin sapında kanama saptadılar. Olguların 6'sında serebral ventriküllerde kompresyon ve bazal sisternalarda silinme izlenmiştir (8). Milliez ve arkadaşları eklamptik 44 kadında, konvülsiyondan sonaki 24 saat içinde kranial BT tetkiki yapmıştır. Bu çalışmada olguların 26'sı normal iken, 3'ünde serebral hemoraji veya tromboz, 6'sında subkortikal beyaz cevherde ve kortikal loblarda fokal hipodens alanlar ve dokuzunda serebral atrofi saptamışlardır (1).
Brown ve arkadaşları eklamptik 49 kadından 14'ünde (% 29) patolojik BT bulguları saptamışlardır. Bunların 2 tanesi eklampsi ile ilişkili olmayan patojilerdi. Kalan 12 olgunun 6'sında bilateral oksipital hipodensite, 2'sinde tek taraflı parietal hipodensite, birinde kapsüla interna ve putamende hipodensite, birinde her iki hemisferde hipodensite, birinde diffüz serebral ödem belirlemişlerdir. Bu hastalardaki anormal BT insidansının daha yüksek rezolüsyonlu cihaz kullanılması ile arttığını ve bu oranın % 50'lere vardığını bildirmişlerdir (9). Ayrıca eklamptik konvülsiyon geçirilmesi ile BT tetkiki arasında geçen zamanın da sonuçları etkilediğine dikkat çekilmektedir. Konvülsiyondan sonra ilk iki gün içinde yapılan BT'lerin % 50-60'ında anormal bulgu saptanırken, iki günden sonra yapılan tetkiklerde anormal bulgu sıklığı azalmaktadır (9,10). Sheehan ve arkadaşları konvülsiyondan sonra iki gün içinde ölen hastaların otopsilerinde % 60-85 kanama ve infarkt odakları saptadıkları halde, iki günden fazla yaşayan olguların ancak % 20'sinde bu bulguları saptayabilmişlerdir (4). Biz de ilk 24 saat içinde yaptığımız BT'lerin % 50'sinde patolojik bulgu saptadık. Dahmus ve arkadaşları, eklamptik hastalarda kranial BT ve MR bulgularını karşılaştırarak yaptıkları çalışmada BT çekilen 24 olgunun 8'inde patolojik bulgular saptamışlardır. Bu olgularda en sık rastlanılan bulgular serebral kortekste, subkortikal beyaz cevherde ve supratentorial derin gri cevherde hipodensiteler idi. Bu hipodensiteler özellikle posterior parietal ve oksipital alanlarda görülmekte idi. Bazal ganglionlar bölgesinde patoloji izlenmemiştir. Olguların hiçbirinde serebral atrofi saptanmamıştır (2).
Son yıllarda magnetik rezonans (MR) görüntülemenin yaygın olarak kullanımı ile birlikte eklamptik olgularda da kranial MR bulguları yayınlanmaya başlamıştır. Sanders ve arkadaşları, kranial MR yaptıkları eklamptik 8 hastadan 7'sinde patolojik bulgular saptamışlardır. Bunlar en sık oksipital bölgede olmak üzere, parietal, temporal, frontal alanlarda ve bazal ganglionlar bölgesinde idi. Görme bozukluğu olan hastaların hepsinde posterior parietal ve oksipital alanlarda lezyonlar saptanmıştır. Hastalarda izlenen diğer nörolojik bozukluklar ise başlıca dizartri ve ateksi idi (11)
Bizim olgularımızda tek taraflı veya iki taraflı parietal, oksipital, temporal bölgelerde, bazal ganglionlarda fokal veya yaygın hipodens alanların yanısıra intraserebral kanama alanları da gözlenmiştir. Patolojik BT bulgusu saptanan 10 olgunun ikisinde multiple intraserebral hematomlar izlenmiştir. Hipodens alanların dağılımı Brown'un (9) serisindekiler gibi oksipital bölgede ağırlık göstermemektedir. Bir olgumuzda izlenen hafif kortikal atrofinin eklampsi ile ilgili olma-dığını düşünüyoruz.
Milliez ve arkadaşları eklamptik 44 olgudan 9'unda serebral atrofi saptadılar (1). An-cak diğer yayınlarda serebral atrofi bulgusuna rastlan-mamakta, Milliez ve arkadaşlarının serebral atrofi bul-gusu şüphe ile karşılanmaktadır (2).
Anormal BT bulguları olan hastaların 5'inde nörolojik defisit vardı. Bunların ikisinde hemiparezi, birinde früst hemiparezi, ikisinde de görme bozukluğu vardı. Eklampside görme bozukluğu % 40'a varan sıklıkta görülmektedir (2). Bizim serimizde görme bozukluğu az görülmüştür. Olguların beşinde izlenen nörolojik bozukluklar daha sonra kaybolmuştur.
Kranial BT bulguları, olgularımızın hiçbirinde kli-nik tedavi protokolünde önemli bir değişiklik yapmamıştır. Brown ve arkadaşlarının 49 olgudan oluşan serisinde yalnızca bir olguda kranial BT hastanın tedavisinde anlamlı değişikliğe neden olmuştur. Diffüz serebral ödem saptanan bu olguda MgSO4 tedavisinde Mannitol, Deksametazon, hiperventilasyon eklenmiştir (9). Dahmus ve arkadaşlarının 24 olgudan oluşan serisinde BT bulguları klinik tedavi protokolünü değiştirmemiştir (2). Araştırmacılar yine de intraserebral hematom gibi komplikasyonlann, spesifik farmakolojik tedavi veya cerrahi girişimi gerektirebileceğini düşünerek, nörolojik defisitli, uzun süre komada kalan hastalarda serebral görüntülemenin gerekli olduğunu vurgulamışlardır (1,2,11).
Sonuç
Sonuç olarak; eklampside kranial BT'de olguların yarısında patolojik bulgulara rastlanmaktadır. En çok görülen bulgular oksipitalde daha sık olmak üzere hemisferik beyaz cevher ile bazal ganglionlarda hipodens alanlar ve daha az sıklıkla intraserebral kanamadır. Özellikle oksipital ve arka parietal bölgedeki değişikliklere bağlı görme bozuklukları sık rastlanan semptomlardır. Bunun yanısıra lezyonun yerleşimine göre hemiparazi ve diğer nörolojik bozukluklar ortaya çıkabilmektedir. Bunlar genellikle iyi seyretmekte ve hastalar tamamen iyileşmektedir
20 olgunun incelendiği çalışmamızda 10 olguda patolojik BT bulgulasu saptadık. Patolojik BT bulgusu saptadığımız bu 10 olgunun 5'inde nörolojik bozukluk bulunurken, 5'inde nörolojik bozukluğa rastlanmadı. Diğer taraftan BT bulguları normal olarak değerlendirilen 10 olgunun hiçbirinde nörolojik bozkuluk görülmedi. Nörolojik bozukluk görülen tüm olgularda patolojik BT bulguları saptanırken, patolojik BT bulguları saptanan olguların % 50'sinde nörolojik bozukluk görüldü. Bu nedenle nörolojik bozukluk olmayan eklamptik hastalarda serebral görüntülemenin gerekli olmadığını düşünüyoruz.
Kaynaklar
1. Milliez J, Dahoun A, Boudraa M: Computed tomography of the brain in eclampsia. Obstet Gynecol, 75: 975-79,1990.
2. Dahmus MA, Barton JR, Sibai BM: Cerebral imaging in preec- lamsia. Magnetic resonance imaging versus computed tomography. Am J Obstet Gynecol, 167: 935-41, 1992.
3. Porapakkham S: An epidemiologic study of eclampsia. Obstet Gynecol, 54: 26-30,1979.
4. Sheehan HL, Lynch JB: Pathology of toxemia of pregnancy. Balti more: Williams & Wilkins, 1973.
5. Redman CWG: Eclampsia still kills. BMJ, 296: 1209-10,1988.
6. Sibai BM, Spinnato JA, Watson DL, Lewis JA, Andersen GD: Eclampsia. 4. Neurological findings and future outcome. Am J Ob stet Gynecol, 152: 184-92,1985.
7. Madazh R, Şen C, Ocak V: Eklampside klinik yönetim. Perinato loji Dergisi, 1: 45-49,1993.
8. Richards AM, Graham DI, Bullock MR: Clinicopathological study of neurosurgical complications due to hypertensive disorders of pregnancy. J Neurol Neurosurg Psychiatry, 51: 416-21, 1988.
9. Brown CE, Purdy P, Cunningham FG: Head computed tomo graphic scans in women with eclampsia. Am J Obstet Gynecol, 159: 915-20,1988.
10. Crawford S, Varner MW, Digre KB, Servais G, Corbett JJ: Cra nial magnetic resonance imaging in eclampsia. Obstet Gynecol. 70: 474-7, 1987.
11. Sanders TG, dayman DA, Ramos LS, Vines FS, Russol L: Brain in eclampsia: MR imaging with clinical corrclaton. Radiology, 180:475-78,1991.
|
Dosya / Açıklama |
|
Resim 1a Kesim 1α. Sol hemiparezigelişen 8 no'lu hastada her iki oksipital bölgede yaygın hipodensite dikkati pekiyor. |
|
Resim 1 b 8 nolu hastada üst parietal bölgeden gepen kesitte bilateral hipo-densite ve sağda hematom izleniyor. |
|
Resim 2 Sağ hemiparezıgörülen 2 no'lu hastada sol bazal jfanglionlar bölgesinde fokal hipodensite ve her iki hemisferde beyaz cevherde yaygın hi-podensite izleniyor |
|
Resim 3 Kortikal görme kaybı saptanan 6 no’lu hastada sol bazal gangli-onar bölgesinde fokal hipodensite izleniyor. Ayrıca sol oksipital bölgede da-ha belirgin olmak üzere her iki hemisferde beyaz cevherde yaygın hipodensi-te dikkati f ekiyor |
|
Tablo 1. Kranial BT'de Patolojik Bulgu Saptanan Hastaların Özellikleri |