Giriş
Yüksek riskli gebelerde, özellikle Manning ve ark ile Vintzileos ve ark. nin yaptığı çalışmalarda Fetal biofizik profil (FBP)'in antepartum fetusun değerlen dirilmesinde güvenli bir yöntem olduğu ve umbilikal kord kan gaz değerleri ile yüksek korelasyon gös terdiği kanıtlanmıştır (1,2,3,4). FBP, parametrelerin den tek bir tanesi (NST gibi) (5,6) yada kontraksiyon stres test (CST) (2,3,4,5,6,7] ile takipten daha üstündür. An cak FBP uygulaması zor ve zaman alıcı olduğundan geniş hasta gruplarında, rutin bir test olarak kullanıl ması zorlaşmaktadır. Bu nedenle, modifiye biofizik profil adı altında, NST, fetal solunum, amniotik sıvı volümü ve fetal hareketin çeşitli kombinasyonları üzerinde çalışmalar yapılmaktadır (7,8,9).Özellikle uygulanışının kolay ve prediktif değerinin yüksek olması nedeni ile NST ve ASV kombinasyonu üzerinde durulmaktadır. Ancak modifiye biofizik profi lin yeterliliği ve FBP yerine kullanılabilmesi konusu tartışmalıdır (8,9).
Eğer herhangi bir ilave risk grubunda değilse, term (40-42 hafta) gebelerin takibi ile ilgili özel bir yak laşım söz konusu değildir. Ancak günümüzde 42 hafta bitimine kadar antenatal kontrollerde sadece fetal kalp atımlarının varlığı ile yetinilmediği de bir gerçektir.
Çalışmamızın amacı term ve günaşımı gebelerin ta kibinde NST ve ASV değerlendirilmesinin etkinliği ni araştırmak ve sadece NST ile izlemenin etkinliği ile karşılaştırmaktır.
Yöntem
1 Temmuz 1989-31 Ekim 1991 tarihleri arasında termde (40-42. gebelik haftaları arasında) 350 gebe ve günaşımı (42 gebelik haftası üzerinde) 29 gebe NST ile izlendi. 1 Kasım 1991- 30 Mayıs 1992 tarihleri arasında termde 105, postterm 23 gebe NST ve ASV birlikte değerlendirilerek izlendi. Term gebeler normal olup, herhangi bjr yüksek risk grubunda değildi.
NST, Huntleigh Technology fetal monitor M 2000 cihazı kullanılarak yapıldı. Test, postprandial olarak hasta semi-Fowler pozisyonunda iken, sol yan tarafına yatarak 20 dakika süre ile uygulandı. Gebeye test esnasında fetal hareket hissettiğinde basılmak üzere kaydedici verildi. 20 dakikalık test sonucunda reaktif sonuç elde edilemediğin-de test 40 dakikaya uzatıldı. Yine nonreaktif ise fetal stimulasyonu takiben teste 20 dakika daha devam edildi. Toplam olarak 60 dakikada üç fetal harekete karşılık en az 15 saniye süreli ve en az 15 atım/dakika'lık fetal kalp hızı akselerasyonu görüldüğünde test reaktif olarak kabul edildi.
NST esnasında en az 15 atım/dakikalık ve en az 30 saniye süren kalp atım hızı düşmeleri spontan deselerasyon ola-rak kabul edildi.
Kontraksiyon stres test (CST), hasta semi-Fowler pozisyo-nunda ve her 10 dakikada bir arteriel kan basıncı kontrolü yapılarak gerçekleştirildi, tntravenöz oksitosin 0.5 mU/ dakika dozunda başlandı ve 10 dakikada üç etkili uterin kontraksiyon oluşuncaya kadar 20 dakikada bir oksitosin dozu iki katına çıkarıldı. Sonuç pozitif, negatif veya şüp-heli olarak değerlendirildi. Sonucun şüpheli olduğu du-rumlarda test 24 saat sonra tekrar edildi.
Amniotik sıvı volümü ve diğer biofizik parametrelerin değerlendirilmesinde Kretz Technic Combison 320-5 ult-rasonografi cihazı, 3.5 MHz lineer prob kullanıldı. Bir-
birine dik iki düzlemde 2 cm ve üzeride bir amnion cebi-nin varlığı normal olarak kabul edildi.
Sadece NST ile izlenen grupta, NST reaktif olduğunda, term gebeler haftada bir kez, postterm gebeler haftada 2 kez NST ile izlenmeye devam edildi. Postterm grupta Bis-hop skoru uygun gebelere eylem indüksiyonu uygulandı. NST nonreaktif olduğunda CST uygulandı. CST negatif ise aynı şekilde NST ile takibe devam edildi. CST pozitif ise doğum gerçekleştirildi. CST şüpheli olduğunda 24 saat sonra tekrar edildi.
NST ve ASV birlikte değerlendirilerek izlenen gebelerde NST reaktif, NST'de spontan deselerasyonlar yok ve ASV normal ise term gebeler haftada bir kez, postterm gebeler haftada ike kez NST ve ASV ile takibe devam edildiler. Postterm grupta Bishop skoru uygun gebelere eylem in-düksiyonu uygulandı. NST'de spontan deselerasyonların varlığı veya amnion sıvısının azalmış olması doğum endi-kasyonu olarak kabul edildi. NST nonreaktif olduğunda aşağıdaki durumlarda doğum gerçekleştirildi: 1. Amniotik sıvı volümünde azalma, 2. spontan deselerasyonlann varlı-ğı, veya 3. fetal solunum veya fetal hareket kaybı. Aksi takdirde normal protokole göre NST ve ASV ile takibe de-vam edildi.
intrapartum fetal distres gelişmesi ve/veya Apgar skoru-nun 5. dakikada 7'nin altında olması fetal (perinatat) mor-bidite olarak kabul edildi.
İstatistiksel değerlendirmede Fisher'in kesin ki-kare testi kullanıldı. P değerinin 0.05'den küçük olması anlamlı ka-bul edildi.
Bulgular
Çalışmaya alınan olguların yaşları 15-44 arasında idi. En fazla olgu, NST+ASV grubunda % 56.2, NST grubunda % 48.8 oranıyla 20-26 yaş grubunda yer almaktaydı. NST grubundaki olguların 252'si (% 64.87) primigravid, 136'sı (% 34.9) multigravid, l'i (% 0.4) grandmultipar idi. NST+ÂSV grubunda 79 olgu (% 61.7 primigravid, 47 olgu (% 36.7) multig-ravid, 2 olgu (% 1.6) grandmultipar idi.
NST ve NST+ASV gruplarında fetal distres gelişen ve Apgar skoru düşük olgular Tablo 1 ve Tablo 2'de gösterildi.
NST ve NST+ASV ile antenatal fetal değerlendir-menin, intrapartum fetal distres ve/veya düşük Ap-gar skorlu olgulardaki prediktif değerleri Tablo 3 ve Tablo 4'de gösterildi.
Termde (40-42 hafta) NST ile izlenen gebelerde kü-mülatif perinatal morbidite oranı % 5.7, günaşımı (42 hafta üzeri) gebelerde % 30.8 olarak bulundu.
Termde NST+ASV ile izlenen gebelerde kümülatif perinatal morbidite oranı % 7.6, günaşımı gebelerde % 21.7 olarak bulundu. Term gebelerde hem NST hem de NST ve ASV ile izlenen gruplarda, günaşımı gebelerde ise NST ve ASV ile izlenen grupta anor-mal test sonucu ile fetal morbidite arasında anlamlı ilişki mevcuttu (p<0.05).
Term gebelerde NST+ASV ile izlemenin, sadece NST ile izlemeye kıyasla, sensitivitesi istatistiksel olarak anlamlı ölçüde üstün bulundu (p<0.05). Spe-sifîsite, pozitif ve negatif prediktif değerler arasında anlamlı farklılık yoktu.
Günaşımı gebelerde sadece NST ile izlemeye kıyas-la, NST+ASV ile izlemenin fetal morbidite yönün-den sensitivite ve pozitif prediktif değerleri anlamlı olarak daha üstün bulundu (p<0.05). Spesifite ve negatif prediktif değerler arasında istatistiksel an-lamlı farklılık yoktu.
Günaşımı gebelerde NST grubunda 2/39 (% 5.1) ge-bede başarısız indüksiyona bağlı sezaryen olurken, NST+ASV grubunda 1/23 (% 4.3) olguda başarısız indüksiyon nedeni ile sezaryen yapıldı. Aradaki fark istatistiksel olarak anlamlı değildi (p>0.05).
Term gebelerde NST grubunda başarısız indüksiyona bağlı sezaryen sayısı 20/350 (% 5.7) iken, NST+ASV grubunda bu sayı 7/105 (% 6.7) idi. Aradaki fark istatistiksel olarak anlamlı değildi (p>0.05).
Term gebelerde NST grubunda 3 perinatal mortalite oldu (8.6/1000). Olgulardan birisi in utero exitus olup, NST nonreaktif idi; CST yapılamadan in utero exitus oldu. Diğer iki olgu doğum travmasına bağ-lıydı. Bu iki olgu değerlendirme dışı bırakıldığında, düzeltilmiş perinatal mortalite 2.85/1000'dir. Gün-aşımı gebelerde ve NST+ASV ile takip edilen term gebelerde perinatal mortalite olmadı.
Tartışma
Antepartum fetusun distreste olup olmadığını kesin olarak ortaya koyacak noninvaziv bir yöntem mev cut değildir. NST'nin yalancı negatifliği çeşitli çalışmalarda % 1-2 arasında değişirken, % 88'lere varan yalancı pozitiflik oranları bildirilmiştir (10,11). Primer olarak CST ile izlemede de benzer durum söz konusudur. Yapılan çalışmalarda % 2-6 arasında de ğişen yalancı negatiflik değerlerine karşın (12,13), yalancı pozitiflik oranları genellikle % 50'den yüksek olup, % 82'lere varan oranlar bildirilmiştir (10). Çalışmamızda NST ile takip edilen term gebelerde sensitivite % 40, spesifite % 99.7, negatif prediktif değer % 96.5, pozitif prediktif değer % 88.9, NST ile takip edilen günaşımı gebelerde bu değerler sırası ile % 16.7, % 92.6, % 71.4, % 50 olarak bulundu.
NST veya CST ile takipte, test sonucu normal olduğunda fetusun iyi olduğu söylenebilir. Ancak test so nucu pozitif olduğunda kötü fetal prognozu göster me olasılığı düşüktür ve bu pozitif sonuca göre hare ket edildiğinde sezaryen oranları ileri derecede art maktadır. Bu nedenle 1980'lerin başından itibaren FBP geniş bir kullanım alanı bulmuş ve büyük hasta gruplarında araştırılmıştır (1,2,5,6). FBP, sadece NST (5,6), CST (2,3,4,5,6,7) ya da tek bir biofizik parametre ile takipten daha üstündür. Yakın zamanlarda kordosen- tez ile yapılan çalışmalarda FBP'in fetal PH ve kan gaz değerleri ile önemli korelasyon gösterdiği bil dirilmektedir (3,4).
NST ve CST'ye kıyasla FBP'in özellikle sensitivite ve pozitif prediktif değerleri daha üstün olduğundan, test sonucu anormal olduğunda, kötü fetal prognoz olasılığı daha yüksektir (1,2,6,9). Manning ve ark. FBP ile yaptıkları çalışmada sensitiviteyi % 69.2, pozitif prediktif değeri % 58.8 olarak buldular (6). Ocak ve ark. nın çalışmasında bu değerler sırası ile % 40.5 ve % 77.2 olarak bulundu (9). Bu değerler den de görüleceği gibi FBP de ancak bir tarama testi olarak kullanılabilir, diagnostik bir test değildir; test sonucu normalse fetusun iyi olduğunu gösterir, ileri tetkike gerek yoktur, ancak test sonucu anormal olduğunda gerçekten distreste olan fetusları ayırdede- bilmek için ileri incelemeye (Fetal kan örneklemesi) gerek vardır.
FBP, güvenilirliği ve yüksek prediktif değerine kar şın, uygulanışının zaman alıcı olması ve belli bir deneyim gerektirmesi, geniş hasta gruplarında rutin bir test olarak kullanılmasını güçleştirmektedir. Ocak ve ark. 248 yüksek riskli gebede yaptıkları çalışmada, NST ve ASV'nin birlikte değerlendirilmesinin, FBP ile benzer sensitivite ve spesifisite oranlarına sahip olduğunu ve uygulanışının kolay olması, zaman alıcı olmaması nedeni ile FBP yerine kullanılabileceği sonucuna vardılar (9). Bu çalışmada NST ve ASV ile takibin sensitivitesi % 57.1, spesi-fitesi % 99.4, negatif prediktif değeri % 94.6, pozitif prediktif değeri % 92.3 olarak bulundu. Çalışmamızda, NST ve ASV ile izlenen postterm gebelerde bu değerler sırasıyla % 80, % 94.4, % 94.4 ve % 80, term gebelerde % 87.5, % 97.9, % 98.9, ve % 77.8 olup, Ocak ve ark. nın çalışmasıyla uyumludur.
Mills ve ark. 500 yüksek riskli gebede gerçekleştir dikleri 2038 FBP'in retrospektif değerlendirmesinde, aylık takiplerde fetal gelişimin normal olduğu gebe lerde, NST reaktif ve ASV normal ise tüm paramet releri ile FBP'in gerekli olmadığı sonucuna vardılar (14). Eden ve ark., çalışmamızdakine benzer metodla 337 yüksek riskli gebede yaptıkları çalışmada, NST'de spontan deselerasyonlar olmadığı sürece, ASV normal olan gebelerde NST ile izlemenin gü venli bir yöntem olduğunu gösterdiler (8). Yine Eden ve ark. NST ve ASV ile izlenen günaşımı gebelerde ki perinatal sonuçların, sadece NST ile takip edilen ve NST nonreaktif olduğunda CST yada modifiye fetal biofizik profil (fetal solunum, ASV, Fetal hareket) sonucuna göre yönlendirilen gebelerdeki perina tal sonuçlardan daha iyi olduğunu bildirdiler (7). Rutherford ve ark. ASV'nin azaldığı olgularda, NST reaktif olsa bile, perinatal morbiditenin önemli ölçü de arttığını gösterdiler (15).
Manning ve ark. aynı FBP skoruna sahip farklı kombinasyonların prediktif değerinin farklı olduğunu buldular (6). FBP skoru 6 olduğunda, nonreaktif NST ve fetal tonus kaybı kombinasyonu ile nonre aktif NST ve fetal solunum kaybı kombinasyonunun pozitif prediktif değeri, diğer kombinasyonlardan önemli ölçüde daha yüksekti. Manning ve ark. bu verilere dayanarak FBP'in NST ve ASV ile değerlendirmeye indirgenemeyeceği yorumunu yaptılar. Ancak NST reaktif ve ASV normal ise, FBP skoru 4 olsa bile, hemen aktif girişim yerine testin tekrarı önerilmektedir (6).
Oligohidramniosun mevcut olduğu term ve terme yakın gebelerde kord kompresyonu ve intrauterin fetal ölüm riski önemli ölçüde arttığından, diğer biofizik komponentler normal olsa bile doğumun gerçekleştirilmesi önerilmektedir (1,16).
Çalışmamız da da term ve günaşımı gebelerde ASV'nin azalmış olması doğum endikasyonu olarak kabul edildi. Bu grupta sezaryen oranı, sadece NST ile takip edilen gebelerden fazla değildi. Çalışmamızda term gebelerde NST ve ASV'nin bir likte değerlendirilmesinin, sadece NST ile takibe kı yasla sensitivitesinin önemli ölçüde daha yüksek olduğu bulundu (p<0.05). Kliniğimizde 40-42 hafta arasındaki gebelerde rutin olarak haftada bir kez NST ve ASV değerlendirilmesi yapılmaktadır.
Çalışmamızda günaşımı gebelerde sadece NST ile izlemeye kıyasla, NST ve ASV ile takibin fetal mor-bidite yönünden sensitivite ve pozitif prediktif değe ri önemli ölçüde üstün bulundu (p<0.05). Çalışmamızda günaşımı gebelerde NST ve ASV ile takibin sensitivitesi % 80, spesifitesi % 94.4, negatif prediktif değeri % 94.4, pozitif prediktif değeri % 80 olarak bulundu. Bu değerler, FBP ile yapılan çalış malarda elde edilen değerlere benzerdir (1,2,3,4,5,6,9).
Çalışmamızda NST ve ASV ile takip edilen term ve günaşımı gebe gruplarında perinatal mortalite göz lenmedi.
Sonuç
Çoğu merkezde uygulanabilme olanağının olması, zaman alıcı olmaması ve prediktif değerinin yüksek olması nedeni ile term gebelerde haftada bir kez, günaşımı gebelerde haftada iki kez NST ve ASV değerlendirilmesinin gerekli olduğu sonucuna varıl dı. ASV azaldığında doğumun gerçekleştirilmesin de yarar vardır. NST nonreaktif ise diğer biofizik parametrelerin değerlendirilmesi gerekir.