Abortus imminens ön tanısı alan olgularda prognozu belirlemede serum S-HCG, progesteron ve ultrasonografik incelemenin önemini araştırdık. Mart 1993-Eylül 1993 tarihleri arasında abortus imminens ön tanısı alan 62 olgu bu çalışmaya alındı. Hastaların yaşı 18-40, gestasyonel yaş ise 5-20 hafta arasında değişmekteydi. Tüm olgularda 15 günlük periyotlarla en az iki kez serum B-HCG, progesteron düzeylerine bakıldı ve ultrasonografik inceleme yapıldı. Ultrasonografik incelemede, subeorionic kanama, gestasyonel sae'ın görünümü, CRL ve fetal kardiak aktivite değerlendirildi.
Abortus imminens ön tanısıyla incelemeye alınan 62 gebenin, 41'inde gebelik devam etti (Grup 1); 2l'inde ise gebelik spontan abortus ile sonuçlandı (Grup II). L gruptaki olguların % 97.5 de (40/41) progesteron düzeyi 9,4 ng/dl'nin üzerinde; % 97.5 de (40/41) progesteron düzeyi 9.4 ngldrnin üzerinde; % 95'de (39/41) ise B-HCG düzeyi gebelik haftasına göre normal sınırlarda idi. Spontan abortus ile sonuçlanan IL gruptaki olguların % 90'da (l9/2l) progesteron düzeyi 9.4 ngldl'nin altında; % 9S.2'de (20/21) progesteron düzeyi 9.4 ngldl'nin altında; % 95.2'de (20/21) ise p-HCG düzeyi gebelik haftasına göre düşük değerlerde bulundu.
B-HCG ve progesteron değerleri grup 1de normaL, grup II de düşük olarak saptanmıştır ve aralarındaki farklılık istatistiki olarak anlamlıdır (p0.05), düzensiz gestasyonel sac görülme oranları arasındaki farklılık ise anlamlı idi (p<0.05). Abortus imminensde, gebelik prognozunu belirlemede serum progesteron (sensitivite % 90, spesifite % 97) ve B-HCG (sensitivite % 95, spesifite % 95) değerleri tek başlanna önemli olmalarına rağmen, birlikte kullanılması doğru tanı oranını artırmaktadır (Doğru tanı oranı % 97).
Anahtar Kelimeler
-