Amaç
Bu çalışma Mayıs-Ağustos 1993 tarihleri arasında Dr. Zekai Tahir Burak Kadın Hastanesinin Yüksek Riskli Ge belikler Kliniği`ne başvuran 28-40 gebelik haftalarındaki 25 preeklamptik gebe ile, preeklampsi kriterleri taşımayan 46 sağlıklı gebe üzerinde yapıldı.
Yöntem
Toplam 71 olgu, maternal serum prolaktin ve amniyon sıvısı prolaktin değerleri başta olmak üzere, arteryel kan basıncı, amniyon sıvı mik tarı, yaş, parite, bebek boy ve doğum ağırlığı, fetal akci ğer matürasyonu açısından karşılaştırıldı ve değerlendiril di.
Bulgular
Her ikisinde olguların bebeklerin boy, doğum ağırlığı ve fetal akciğer matürasyonu yönünden anlamlı farklılık göstermediği, ortalama maternal serum prolaktin değerlerinin ise preeklamptiklerde istatistiksel anlamlı olarak arttığı saptandı (p<0.02). Amniyon sıvısı prolaktin değerleri yönünden incelendiğinde, kontrol grubunda J969.I3±995.9 ng/ml olan prolaktinin, preeklamptiklerde 1514±995.9 ng/ml olduğu bulundu (p>0.05).
Sonuç
Ayrıca ma ternal serum ve amniyon sıvısı prolaktin düzeylerinin fetal akciğer matürasyonu ile anlamlı bir ilişkisi gösterilemedi.
Anahtar Kelimeler
Prolaktin, preeklampsi, amniyon sıvısı
Giriş
Prolaktin insanda hipofız bezinin ön lobunda bulu nan ve asidofilik boyanan laktotrop hücrelerden sal gılandığı bilinen 198 amino asitli bir peptid hormon dur. Prolaktin etkisini hedef hücreler üzerindeki re septörlere tutunarak yapmaktadır. Bu reseptörler meme, karaciğer, adrenal, uterus ve testiste bulun maktadır. Normal gebelik sırasında maternal, fetal ve amniyotik kompartmanlarda prolaktin düzeyleri nin arttığı ve en fazla artışın amniyotik sıvıda oldu ğu pek çok araştırıcı tarafından bildirilmişse de pro laktin artışın biyolojik önemi hakkında pek bilgi yoktur. Maternal serumda gebelikte artan prolaktinin meme üzerine stimulan etkisi bilinmektedir. Anne ve fetal prolaktin kaynaklan kendi hipofizleri iken, amniyotik prolaktin desidual kökenli ve moleküler yapısı daha farklıdır [1], [2], [3], [4]. İmmunositokimyasal teknikle fetus hipofızinde 5. gebelik haftasından başlayarak prolaktin yapan laktot rop hücrelerin varlığı gösterilmişse de, RIA ile fetal serumda prolaktin varlığı 11. haftada bildirilmiştir [5düzey olan 4 ng/ml'ye düşer [6].
Gebelik boyunca amniyotik sıvı içindeki prolaktin düzeyi, serum düzeylerinin 10 katına ulaşır. Desidual hücrelerin bol miktarda prolaktin yaptığı pek çok araştırıcı tarafından gösterilmiştir [1], [3], [4]. Bu artış os- moregulatuar olarak su ve sodyum metabolizmasına etkisi bilinen prolaktinin amniyotik sıvı miktarının düzenlenmesinde önemli rolü olması gerektiğini dü şündürmektedir [7]. Maternal serum prolaktin değer leri gebelik boyunca lineer bir artış ile 36. Haftada yaklaşık 224 ng/ml'ye ulaşır. Amniyotik sıvı prolak- tin düzeyleri ise 14. haftada 33.1 ng/ml iken 18-26 haftalarda 3750 ng/ml'ye yükselir ve 36. haftaya doğru 500 ng/ml'ye düşer. Yani gebelik süresince bir çan eğnsı çizer [8].
Prolaktinin bilinen biyolojik etkileri dikkate alındır ğında amniyon sıvısının volüm ve bsmolalitesinin düzenlenmesinde, fetal akciğer matürasyonunda prolaktinin rolü olabileceği düşünülürse de bu konudaki bilgiler birbirlerini desteklenmekten uzak ve çelişki lidir [7]. Norepinefrin ve anjiotensinin pressor etkilerini antagonize ettiği ileri sürülen prolaktinin gebe likte hipertansiyon oluşturmasına karşı koruyucu bir mekanizma olabileceği hipotezi ileri sürülmüştür [9]. Lucians ve arkadaşları, kronik hipertansif gebelerde ve polihidramnioslu olgularda amniyotik sıvı prolaktin düzeylerini normal gebelerden daha düşük oldu ğunu bildirmişlerdir [9]. Plasenta kanlanmasının bozulacağı her türlü patolojik durumda, desidual pro-laktin yapımının etkilenmesi doğal gibi görülse de, Luciana ve arkadaşlarının sonuçları diğer araştırıcılar tarafından desteklenmemiştir.
Amniyotik sıvı prolaktin düzeylerinin, hipertansiyon etyolojisi ve fetal akciğer matürasyonu ile ilişkisi de ğişik .çalışmalarda farklı sonuçlar vermektedir. Bi zim bu çalışmadaki amacımız söz edilen ilişkiyi irdelemektir.
Yöntem
Mayıs-Ağustos 1993 tarihleri arasında Dr. Zekai Tahir Burak Kadın Hastanesinin Yüksek Riskli Gebelikler Klini-ği'ne başvuran randomize olarak seçilmiş 28 ve üstü gebelik haftasında kanıtlanmış başka sistemik hastalığı olmayan preeklamptik 25 hasta ve preeklampsi kriterleri taşımayan 46 normal gebe çalışma ve kontrol gruplarını oluşturdu. Preeklampsi tanısı ACOG kriterlerine göre konuldu. İdrarda 24 saatte 0.3 gr protein, klinik ödem ve arteryel kan basıncında gebelik öncesi döneme göre değişiklikler:
1) Sistolik kan basıncında 30 mmHg ve üstü artış,
2) Diastolik kan basıncında 15 mmHg ve üstü artış,
3) Gebelik öncesi değerler bilinmiyorsa 140/90 mmHg ve üstü ölçümler,
4) Ortalama kan basıncı değerinde 20 mmHg ve üstü öl çümler veya gebelik öncesi değerler bilinmiyorsa ortalama kan basıncının 105 mmHg üstü bulunması.
Gebelik yaşı; son adet tarihi, takipli hastalarda ilk trimest-re ultrasonografik biyometri, geç başvuran olgularda ise femur boyu ve biparietal çap değerleri ile saptandı. Amni-yotik indeks hesaplamalarında Phelan ve arkadaşlarının
tarif ettiği dört kadran tekniği uygulandı (11). Maternal ab-domen umbilikusta dik kesişen iki çizgi ile dört kadrana ayrıldı. Her kadranda hasta yatağına dik olarak tutulan probla ölçülen en büyük amniyotik sıvı keselerinin boyut-ları toplanarak hesaplandı (Normal değer: 50-180 mm). Çalışmada General Electric RT 3600 model bir ultraso-nografi cihazı kullanıldı.
Tüm olgularının invaziv girişimlerini sabah saat 10.00-12.00 arasında yapıldı. Önce anne adaylarından 5 cc kan örneği alındı. Ardından ultrason görüntüsü altında 20 G spinal iğne ile amniyosentez yapıldı. Maternal kontami-nasyonu ekarte etmek için ilk 1 cc sıvı atıldı. Diğer bir en-jektöre alınan 2 cc amniyon sıvısı ve 5 cc maternal kan santrifüje edildikten sonra çalışılmak üzere uygun şartlar-da saklandı.
Prolaktin düzeyleri PRL-Irma Medgenix kitler ile RIA yöntemiyle ölçüldü. Fetal akciğer matürasyon testi için al-bumin/surfactan oranını esas alan Abbot TDX system kul-lanıldı. Amniyon sıvısının spektrofotometrede 650 nm. dalga boyundaki optik dansite ölçümleri de fetal akciğer matürasyon göstergesi olarak değerlendirildi.
Sonuçların istatistik değerlendirilmesinde Microsta Stu-dent's t test ve ki kare testleri kullanıldı.
Bulgular
Bu çalışmada preeklamptik gruptaki 25 olgunun yaş ortalaması 27.52±6.73 (18-40), sağlıklı 46 gebenin yaş ortalaması ise 24.59±4.32 (18-37) idi. Preek-lamptik grupta ortalama parite 2.56, kontrol grupta 2.06 bulundu. 46 normal gebenin ortalama sistolik kan basıncı 112.61±13.24, diastolik 70±8.89 mmHg iken, bu değerler preeklamptik grupta sırası ile 159.60±20.31 ve 104.80±15.84 mmHg idi (Tablo 1).
Yenidoğan cinsiyeti, boyu ve ağırlığı: Kontrol gru-bundaki 46 olgunun 28 kg, 18 erkek bebeği oldu. Ortalama boyları 48.28±2.54 cm idi. Preeklamptik 25 olgunun 14 kg ve 11 erkek bebeğin boy ortalaması ise 49.08+2.69 cm bulundu. Yenidoğan ağırlıkları arasında anlamlı fark bulunamadı (Tablo 1).
Gebelik yaşı: Femur boyu ve biparietal çap ile orta-lama hesaplanan gebelik haftası dikkate alındığında, grupların ortalama gebelik yaşları benzer bulundu (Tablo 1).
Fetal Akciğer Matürasyonu: Her iki grupta matüras-yon ölçümlerinde istatistiksel anlamlı fark görülme-di (p>0.05) (Tablo 1). Amniyotik indeks: Amniyotik sıvı miktarının göstergesi olan bu parametrenin orta-lama değeri kontrol grubunda 92.32±30.61 preeklamptik grupta ise 93.06±34.02 bulundu. Preeklamp-tik gebelerden 5 olguda amniotik indeks <50 mm bulunduğu için oligohidramnios, diğer 5 olguda ise >180 mm bulunarak polihidramnios olarak değerlendirildi.
Prolaktin Düzeyleri: Maternal serum prolaktin düze-yi 46 normal gebede ortalama 158.69±75.54 ng/ml iken, preeklamptik grupta 207.71±125.40 ng/ml ile istatistiksel anlamlı olarak yüksek bulundu (p<0.02). Her iki grupta maternal serum ve amniyotik sıvı pro-laktin değerleri ile amniyotik indeks (AI) ve fetal ak-ciğer masturasyonu değerlerinin karşılaştırmalı bul-guları Tablo 2'de izlenmektedir.
Tartışma
Çalışma kapsamına alman normal ve preeklamptik gebelerin yaş ve pariteleri anlamlı bir farklılık göstermemektedir. Her iki grup olgunun bebeklerinin doğum ağırlığı ve boylanda istatistiksel anlamlı olarak farklı bulunmamıştır. Preeklamptik anne çocuklarının doğum ağırlığının normalden % 10 daha dü şük olduğunu bildiren yayınlar [12] yanında, terminde gebeliklerde preeklamptik ve kontrol grupları ara sında fark bulunmadığını bildiren Parker ve arkadaşlarının çalışması bulgularımızla uyumlu görülmek tedir [13].
Literatürde bazı araştırmalara göre hipertansif gebe lerde, amniyotik sıvı prolaktin düzeylerinin hem miktar hemde biolojik aktivite olarak arttığı bildiri lirken [14]. Luciano ve arkadaşlarının çalışmasında azaldığı yazılmaktadır O. Amniyotik sıvı prolaktin düzeyinin doğum eylemi başlayan hastalarda dramatik olarak düşmesi, yükselen araşidonik asidin desi- dual prolaktinin yapımını baskılaması ile açıklandığı gözönüne alındığında, preeklamptik gebelerde prostaglandin I2'ye dönüşmeden artan araşidonik asidin azalan amniyotik sıvı prolaktinin nedeni olabilir.
Amniyotik sıvı prolaktininin gebelik haftalarına göre değişen bir dinamiği olduğu bilinmektedir [8]. 35 haftadan sonra bu değerin sürekli azalması, fetal böbrek fonksiyonları ve gerileyen desidual yapım ile açıklanmaktadır [8], [15]. Preeklamptik ve normal gebe lerimizde amniyotik sıvı prolaktin ortalama değerleri literatür ile uyum göstermektedir. Amniyon sıvısı miktarı ile prolaktin değerleri arasın daki ilişkiyi inceleyen çalışmalarda, polihidramni-yoslu gebelerde, amniyotik prolaktinin azaldığı, bu nunda olası nedeninin desiduadaki prolaktinin sentez ve salgılanmasının olumsuz etkilenmesi olduğu bildirilmektedir (9,15). Bizim çalışmamızda preeklamp-tik gruptaki beş oligohidramniyos ve beş polihidramniyos olgusunun amniyotik sıvı prolaktin ortalama değerleri farklı görülmekteyse de, gerek olgu sa yısı azlığı gerek varyasyon büyüklüğü nedeni ile, istatistiksel anlamlılık bulamadık.
Maternal serum prolaktin düzeylerini inceleyen ça lışmalarda, gebelik haftası ilerledikçe prolaktinin arttığı ve 36. haftada yaklaşık 200 ng/ml'ye ulaştığı yazılmaktadır [8], [14]. Kontrol grubundaki bulgularımız bu değerler ile uyum göstermektedir. Çalışmamızda preeklamptik gruptaki olgularda maternal serum prolaktin değerlerini, kontrol gruptan anlamlı olarak (p<0.02) yüksek bulmamız Luciano ve arka daşlarının yazılarına [9] ters düşmekteysede, gebelikte yüksek kan basıncının etyolojisin de maternal prolaktinin rolü olduğunu bildiren yazarların [2] sonuçlarım desteklemektedir.
Fetal akciğer matürasyonunda; kortikosteroidler öst-rojen, ACTH, growth hormon, tiroid hormonları ya nında; prolaktinin de önemi bildirilmektedir [16], [17]. Prolaktinin fetal, maternal ve amniyotik kompart- manlarda değişik dolanımı ve kompartmanlar arası geçişin sınırlı olduğu yazılmaktadır. Fetal prolakti nin, fetal akciğer matürasyonunda etkili olduğu gösterilmiştir [18]. Literatürde maternal serum ve amniyotik sıvı prolaktin değerleri ile fetal akciğer matü rasyonunun ilişkisi çelişkili olup açık değildir [10], [19].
Çalışmamızda her iki grup olguda fetal akciğer ma-türasyonunun göstergesi olarak seçilen testler ile ne amniyotik sıvı, ne de maternal serum prolaktin değerleri arasında önemli bir korelasyon bulunmadı.
Sonuç
Sonuç olarak, klinikte fetal akciğer matürasyonunun bazı preeklamptik gebelerde, gebeliği sonlandırma kararının verilmesindeki önemli gözönüne alındığın da, prolaktin gibi matürasyon etyopatojenezinde rol oynayabilecek faktörlerin daha geniş çalışmalarda incelenmesinin önemini belirtmek istiyoruz.
Kaynaklar
1. Andersen JR, Borggaard B, Olsen EB, et al: Decidual pro- lactin content and secretion at term. Acta Obstet Gynecol Scand 66:591-596, 1987.
2. Atasü T: Prolactin patolojisi, Proclactin patolojisi ve Kliniği, Başkent Yayınları bl. 6 S:86-l 19, 1984.
3. Guyton AC: Pregnancy and lactation. Textbook of medical physiology. W.B Saunders comp. 8th. edition chapter: 82:922- 923,1991.
4. Kinoshita T, Takentani Y, Mizuno M: A decline in prociac- tin levels in amniotic fluid and decidua at term persinancy after initation of labour. J Endocrinology 130:151-153, 1991.
5. Atasü T: Prolactin hormon fizyolojisi, prolactin patolojisi ve kliniği. Başkent Yayınları bl. 3, s:21 -58, 1984. 6. Findling JW: Anterior pituitary gland. Basic and clinical en docrinology. Appleton and lange comp. Third Edition, Chapter: 6:87-89, 1991.
7. Pullano JG, Cohen N, Apuzzio JJ, et al: Water and salt con servation in the human fetus and newborn. Evidence for a role fetal Proclactin. J Clin Endocrin Metab 69:1180-1 186, 1989.
8. Kletzky O, Rossman F, Bertolli S, et al: Dynamics of human chorionic gonadotropin, prolactin and growth hormone in serum and amniotic fluid throughout normal human pregnancy. Anı J Obstet Gynecol 151:878-884, 1985.
9. Luciano AA, and Varner MW: Decidual, amniotic fluid ma- terna! and fetal proclactin in normal and abnormal pregnancies. Obstet Gynecol 63:384-8, 1984.
10. Parker C, McDonald PC, Guzick DS, et al: Prolactin levels in umblical cord blood of human infants: Relations to gestational age, maternal complications and neonatal lunsz functions. Anı J Obstet Gynecol 161:795-802, 1989.
11. Phelan JP, Smith CV, Broussard P, et al: Amniotic fluid volume assesment with the four-quadrant techingue at 30-42 weeks gestation. J Reprod Med 32:540, 1987.
12. Mabie BC: Hypertansive states of pregnancy: Obstetric Gynecologic Diagnosis and Treatment edited by Martin L. Per- noll Sixth edition Appleton and Lange publ. Chap. 18:343, 1987.
13. Parker CR, Hankins GDV, Caarr BR, et al: Prolactin le vels in umblical cord serum and it's relation fetal adrenala ctivity in newborns of women with pregnancy induced hypertension. Pe- diatric Research 20(9):876-878, 1986.
14. McCoshen JA, Tyson JE: Altered prolactin bioactivity in amniotic fluid of hypertensive pregnancy. Obstet Gynecol 65:24- 29,1985.
15. Kubota T, Tsuzuki H, and Saito M: Determination of pro lactin, growth hormone, b-endorphin and cortisol in both maternal plasma and amniotic fluid during human cestation. Acta Endocri- nologica (Copenh) 121:297-303, 1989.
|
Dosya / Açıklama |
|
Tablo 1 Kontrol ve preeklamptik gebelerden elde edilen bulgular (Ort±SS) |
|
Tablo 2 Kontrol ve preeklamptik gebelerde prolaktin değerleri ve fetal akciğer matürasyonu ilişkisi |