Ara

Bu bölümde sistem içerisindeki makaleler arasında arama yapabilirsiniz.

Dergi Kimliği

Online ISSN
1305-3132

Yayın Dönemi
1993 - 2021

Editor-in-Chief
​Cihat Şen, ​Nicola Volpe

Editors
Daniel Rolnik, Mar Gil, Murat Yayla, Oluş Api

Erken doğum tehdidi olguları ve tokolizin irdelenmesi

Rıza Madazlı, Can Kavuzlu, Filiz Henden, Cihat Şen, Vildan Ocak

Künye

Erken doğum tehdidi olguları ve tokolizin irdelenmesi. Perinatoloji Dergisi 1993;1(3):182-186

Yazar Bilgileri

Rıza Madazlı,
Can Kavuzlu,
Filiz Henden,
Cihat Şen,
Vildan Ocak

  1. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum, Ortopedi ve Travmatoloji, Çocuk Hastalıkları Anabilim Dalları İSTANBUL TR
Yayın Geçmişi
Çıkar Çakışması

Çıkar çakışması bulunmadığı belirtilmiştir.

Amaç
Erken doğum tehdidi tanısıyla tokoliz uygulanan 87 gebede doğum haftası, doğum kilosu, neonatal mortalite ve risk faktörleri belirlendi. Tokolitik tedavinin başarı koşulları ile kazanılan zaman araştırıldı. Olguların % 12.1'inde önceki gebeliklerinde erken doğum, % 13.7'sinde asemptomatik bakteriüri ve % 20.6'sında 10 grllt nin altında hemoglobin düzeyi tesbit edildi.  
Yöntem
Tokolitik amaçla ritodrin hidroklorid kullanıldı. Neonatal mortalite oranı 32. gebelik haftasından önce % 53.8, sonra % 1.3 olarak bulundu, 34 gebelik haftası üzerindeki doğumlarda ölüm gözlenmedi. Ritodrin hidroklorid ile doğum, olguların % 83.9'unda 72 saatten fazla, % 70.1'inde ise 1 haftadan fazla geciktirilebildi.
Bulgular
Kollum dilatasyonu tokolizin başarısına etki eden en önemli faktör olarak gözlendi, bunun 2 cm ve altında olması anlamlı derecede etkili bulundu (p<0.001).
Sonuç
 Kollum dilatasyonunun 2 cm olduğu durumlarda enfeksiyon laboratuar bulgularının (CRP müspetliği ve formül lokositte sola kayma) normal olmasının tokoliz başarısını yükselttiği saptandı.
Anahtar Kelimeler

kelimeler: Erken doğum tehdidi, Neonatal mortalite , Tokoliz

Giriş
Erken doğum, 37. gebelik haftası tamamlanmadan gerçekleşen doğumlar olarak tanımlanır. Erken doğum sıklığı değişik serilerde % 6 ile 10 arasında bildirilmektedir (1). Günümüzde erken doğum, perinatal mortalite ve morbiditenin en önde gelen nedenidir (2,3). Özellikle 30. gebelik haftasından önceki doğumlarda respiratuar distres sendromu (RDS), nekrotizan enterokolit, intraventriküler kanama, sepsis riski ve perinatal mortalite yüksektir. Erken doğum eyleminin nedeni üzerinde değişik görüşler mevcuttur. Oksitosin, progesteron çekilmesi, fetal kortikosteroidler, prostaglandinler, katekolaminler, "gap junction'larda artma, erken servikal olgunlaşma, uterusta gerilme ve uterus kan akımındaki değişimler erken doğum eylemini başlatıcı faktörler olarak sorumlu tutulmuştur (4,5).
Erken doğumun getireceği sorunları önlemenin birinci yolu 37. gebelik haftasından önce erken doğum eylemlerinin durdurulmasıdır. Erken doğum eyleminin erken tanınması ise tedavinin başarı şansını arttırmaktadır. Bu amaç için değişik risk skorlama sistemleri tanımlanmıştır. Fakat bunların hiçbiri rutin klinik kullanım için gerekli duyarlılığa sahip değildir (6,7,8). Erken doğum anamnezi, uterusta gerginlik (çoğul gebelik, polihidramnios, iri fetus), antenatal kanama, üriner sistem enfeksiyonu, maternal yaş, anemi, sigara kullanımı erken doğum için risk faktörleri olarak bildirilmektedir (9).
Erken doğumun tokolitik tedavi ile önlenmesi gebelik süresini, doğum ağırlığını arttırmakta ve perinatal mortalite ve morbiditeyi azaltmaktadır. Erken doğumun önlenmesi için kullanılan ilaçlar gerçekte kontraksiyonlan önleyici ilaçlar olup, myometriumun uyarana karşı cevabını engellerler veya myometriumu uyaran maddelerin yapım veya salınımını inhibe ederler. Betaadrenerjik reseptör agonistleri, magnesium sülfat, kalsiyum kanal blokörleri, prostaglandin sentetaz inhibitörleri tokolitik amaç için günümüzde kullanılan ilaçlardır. Ülkemizde en sık p-2 mimetik ritodrin hidroklorid kullanılmaktadır.
Erken doğumun önlenmesi için kullanılan tokolitik ilaçların yaygınlaşmasına karşın, dünyada erken doğum sıklığında belirgin bir azalma gözlenmemiştir. Bunun başlıca nedeni erken doğum olgularının yaklaşık % 40'ında (3) maternal ve fetal nedenlerden dolayı erken doğumun uygun olması, diğer bir etken de tokolitik ilaçlar ile doğumun engellendiği olguların çoğunun 37. gebelik haftasından önce doğurmalarıdır.
Çalışmamızda erken doğum tehdidi nedeni ile tokolitik tedavi uygulanan gebelerin erken doğum tehdidindeki risk faktörleri belirlendi. Tokolitik tedavinin başarısı için gerekli koşullar, tedavi ile kazanılan süre ve neonatal mortalite araştırıldı.
Yöntem
Temmuz 1991-Aralık 1992 tarihleri arasında erken doğum tehdidi nedeni ile tokolitik tedavi uygulanan 87 gebe çalışma kapsamına alındı.
Uterus kontraksiyonlan ile kliniğimize başvuran ve 37. gebelik haftasını tamamlamamış gebelere klinik muayene yapıldı. Abdominal palpasyon ile uterus kontraksiyonlarının sıklığı, süresi ve şiddeti ve vaginal muayene ile serviksin dilatasyonu, boyu, yeri ve kıvamı tespit edilerek servikal skor (10) belirlendi. Erken doğum tehdidi tanısı 24 ile 37 gebelik haftası arasındaki gebelerde, 20 dakikada 4 veya 60 dakikada 8 kere uterus kontraksiyonun mevcudiyeti ve servikal değişikliğin tespiti veya servikal silinmenin % 75'den fazla veya servikal dilatasyonun 2 cm den fazla olması ve su kesesinin intakt olması kriterlerine dayandırılarak konuldu. Erken doğum tehdidi tanısı ile kliniğimize yatırılan gebelere sistemik muayene yapıldı, ultrasonografi ile fetal anomali mevcudiyeti, fetal gelişim durumu, gestasyonel yaş ve amnios sıvı miktarına bakıldı. Kardiyotokografi ile fetal iyilik hali değerlendirildi.
Fetal anomali, fetal distres, preeklampsi, plasenta dekolmanı, membran rüptürü, korioamnionit veya servikal dilatasyonun 4 cm'den fazla olduğu olgulara,tokoliz denenmedi. Gebelik süresinin uzatılmasının maternal ve fetal sa-kıncasının olmadığı olgulara tokolitik tedavi başlandı. Tokolitik amaçla β-mimetik ritodrin hidroklorid kullanıldı. Parenteral tokoliz için 100 mg (2 ampul) ritodrin hidroklorid 500 cc % 5 dektroz içine konulup, anne nabzı ve kontraksiyon sıklığına göre damla sayısı ayarlanarak perfüz-yon şeklinde verildi. Parenteral tokoliz tedavisi 24 saat uterus kontraksiyonlan tespit edilemiyene kadar devam ettirildi ve oral tedaviye geçildi.
Tokolitik tedavi uygulanan gebelerin idrar kültürleri, he-moglobin, hematokrit ve formül lokositlerine bakıldı. Se-rumda radial immunodiffüzyon tekniği ile (LC-Partigen CRP, Behring Almanya) C-reaktif protein (CRP) pozitifliği değerlendirildi. Formül lökositlerinde sola kayma ve CRP'si pozitif olan olgular enfeksiyon ve korioamnionit açısından irdelendi.
Çalışma grubundaki gebelerin gebelikleri takip edilerek doğum haftaları, doğum ağırlıkları ve neonatal mortalite kaydedildi.
İstatistiki değerlendirmede Student's t testi, Ki-kare ve Fischer exact test kullanıldı.
Bulgular
Çalışma grubundaki gebelerin klinik özellikleri Tablo l'de gösterildi. Serumda C-reaktif protein yüksekliği 24 olguda, formül lökositte sola kayma ise 32 olguda saptandı. Olguların ortalama hemoglobin değeri 10.91 ±1.29 gr olarak bulundu, 18 olguda hemoglobin değeri 10 gramın altında tespit edildi. Orta idrarlarıyla yapılan idrar kültürü ve koloni sayımı sonucunda 16 olguda E.Coli üredi. Üremenin müsbet olduğu 16 olgunun 4'ünde klinik pyelonefrit bulguları mevcutken, 12 vaka (% 13.7) asemptomatik bakteriüri olarak değerlendirildi.
Olguların kollum dilatasyonu, kontraksiyon sıklığı ve kontraksiyon süreleri ile tokoli'zle kazanılan sürenin dağılımları Tablo 2'de verildi. Tokolizle doğumun engellenebilmesi açısından kollum dilatasyonunun 2 cm ve altında olması ile 2 cm'den fazla olması arasında anlamlı fark bulundu (p<0.001). Buna karşılık kollumun 3 cm ve 4 cm olduğu olgular arasında; 1 cm ve 2 cm açık olduğu olgular arasında doğumun engellenebilmesi bakımından anlamlı fark bulunamadı (p>0.05). Klinik enfeksiyon bulgusu saptanmayan ve idrar tetkiklerinde patoloji tespit edilmeyen 68 olguda, CRP pozitifliği ve formül lökositte sola kayma mevcudiyetinin kollum dilatasyonu gözönüne alınarak tokolize rağmen doğum ve/veya erken membran rüptürü üzerine olan etkisi Tablo 3'de gösterilmiştir. Kollumu kapalı, 1 cm, 3 cm, 4 cm açık olan olgularda tokolizle doğumu engellenebilenlerle, tokolize rağmen doğuranlar ve/veya erken membran rüptürü olanlar arasında CRP pozitifliği ve/veya formül lökositte sola kayma açısından anlamlı bir fark saptanamadı (p>0.05). Buna karşılık 2 cm açık olan olgularda anlamlı fark bulundu (p<0.05). Olguların 28'i parenteral tokoliz tedavisi altındayken doğurdu. Doğum bunların 10'unda (% 11.4) ilk 24 saat içinde, 16'sında 24 saat ile bir hafta arasında, kalan iki vakada ise 8 ve 12. günlerde oldu. Bu gruptaki olguların 6'sında parenteral tokoliz uygulanırken erken membran rüptürü meydana geldi ve tokolize son verildi. İlk 24 saat içinde doğum yapan olguların 8'inde kollum dilatasyonu 3 cm, diğer ikisinde ise 4 cm ve 2 cm olarak tespit edildi. Parenteral tokoliz ile başarı sağlanarak oral tokolize geçilen olgularda ortalama kontraksiyon süresi 1.210.6 gün ve ortalama parenteral tokoliz süresi 2.4±1.3 gün olarak bulundu. Bu olgular ile parenteral tokoliz uygulanırken doğuran olguların klinik ve laboratuar özellikleri Tablo 4'de kıyaslanmıştır. Bu iki grup arasında kollum dilatasyonu, kontraksiyon sıklığı ve süresi açısından anlamlı fark varken (p<0.001), formül lökositte sola kayma ve CRP yüksekliği açısından anlamlı fark bulunamadı (p>0.05).
Doğum, 87 vakanın 73'ünde (% 83.9) 72 saatten fazla, 6 l'inde (% 70.1) 1 haftadan fazla geciktirilebildi. Vakaların 29'u (% 33.3) 38 gebelik haftası veya sonrasında doğurdu. Doğum ağırlığı 54 vakada (% 62) 2500 gram veya üzerinde saptandı. Vakaların ortalama doğum haftası 32.5±3.5 hafta ve ortalama doğum ağırlıkları 2632±807 gram olarak bulundu.
Çalışma grubundaki 87 olgunun 8'inde neonatal eksitus oldu. Neonatal eksitus nedeni 26-34 gebelik haftalarında doğum yapan bu olgularda respiratuar distres sendromu (RDS) olarak tesbit edildi ve otopsi ile teyid edildi. Bu olguların 6'sında tokolize rağmen kontraksiyonlar kontrol altına alınamadı ve doğum oldu; kalan iki olguda ise 28. gebelik haftasında erken membran rüptürü ve doğum meydana geldi. Neonatal eksitus olan vakaların özellikleri Tablo 5'de ve doğum haftalarına göre neonatal eksitus oranlan Tablo 6'da gösterilmiştir. Neonatal eksitus oranı 32. gebelik haftasının altındaki doğumlarda % 53.8, 32 ve üzerindeki gebelik haftasındaki doğumlarda ise % 1.3 (p<0.001) olarak tesbit edildi ve 34. gebelik haftasının üzerindeki doğumlarda neona-tal eksitus gözlenmedi.
Tartışma
Perinatal mortalite ve morbiditenin % 70-80 nedeni erken doğumdur (11). Prematür bebeklerin yaklaşık % 25'i fetal veya maternal nedenlerden dolayı doğurtulmuştur; geriye kalanın % 35'i ise membran rüptürü ile birliktedir (12). Erken doğumun önlenmesinde bir sakınca bulunmadığı olgularda doğumun önlenmesi perinatal mortalite ve morbiditeyi azaltmak için yerine getirilmesi gereken ilk koşuldur. Erken doğumun önlenebilmesi, erken tanısına ve tedavisine bağlıdır. Yapılan bir çalışmada uterus kontraksiyon sıklığının, gebenin normalde alışık olduğu ritmin üstüne çıktığı olgularda gebelik haftasından bağımsız olarak 24 ile 48 saat içinde doğumun gerçekleştiği gösterilmiştir (13). Erken doğum anamnezi, erken doğum riski açısından üzerinde en fazla durulan faktördür. Çalışma grubumuzda da erken doğum anamnezi olguların % 12.1'inde mevcuttur. Asemptomatik bakteriüri sıklığının gebelikte % 5-6 oranında olduğu ve erken doğum olgularında arttığı bildirilmiştir (16). Çalışmamızda da bu oran % 13.7 olarak yüksek bulunmuştur. Klebanoff ve ark. maternal aneminin erken doğum riskini artırdığını bildirmişlerdir (17); grubumuzdaki gebelerin % 20.6'sında hemoglobin düzeyi 10 gr/lt altında tesbit edildi.
Erken doğum tanım olarak 24 gebelik haftası ile 37 gebelik haftası arasında gerçekleşen doğumları içermektedir. Burada asıl sorun erken doğuma bir gerekçe olmayan gebeliklerde tokolitik tedavi ile in utero yaşam sürelerini uzatabilmek ve bunun perinatal mortalite ve morbidite üzerine olumlu etkisini sajlıyabilmektir. Gerçekten neonatal mortalite riskinin 26 ile 36 gebelik haftaları arasında her iki hafta için % 50 azaldığı gösterilmiştir (18). Neonatolojideki ilerlemelerle birlikte asıl sorun 32. gebelik haftasından önceki doğumların önlenmesidir. Çalışma grubumuzda da neonatal mortalite oranı 32 gebelik haftasının altındaki doğumlarda % 53.8, 32 ve üzerindeki gebelik haftasındaki doğumlarda ise % 1.3 olarak bulundu ve 34 gebelik haftası üzerindeki doğumlarda neonatal mortalite gözlenmedi. Bu sonuç da özellikle 32 gebelik haftası altındaki erken doğum tehdidi olgularında tokolitik tedavi ile in utero kazanılacak sürenin önemini göstermektedir.
Çalışmamızda tokolitik olarak β-mimetik (özellikle β-2) etkiye sahip ritodrin hidroklorid kullanılmıştır. Erken doğum tehdidi olgularında yatak istirahati ve plasebo etkinin % 20-50 oranında başarılı olması (l9)gerçek erken doğum tehdidi tanısının konulmasındaki güçlüğü ve tokolitik tedavi için kullanılan ilaçların başarısının gösterilmesindeki zorluğu ortaya koymaktadır. Çalışmamızda ritodrin hidroklorid ile doğum, olguların % 83.9'unda 72 saatten fazla, % 70.l'inde ise 1 haftadan fazla geciktirilebildi ve doğum ağırlığı olguların % 62'sinde 2500 gram ve üzerinde saptandı. 38 hafta ve üzerinde doğum oranı ise % 33.3 olarak bulundu. Literatürde ritodrin ile yapılan çalışmalarda doğumun 72 saatten fazla geciktirilibilmesi % 88 oranında (20), 1 haftadan fazla geciktirilebilmesi % 80 oranında (21) ve 2500 gramın üzerinde doğum ağırlığının elde edilebilmesi % 58 (22) ile % 72 (23) oranında bildirilmiştir. Ritordin hidrokloridin diğer tokolitik ilaçlar ile kıyaslandığı çalışmalarda literatürde etkinlik açısından belirgin bir fark ortaya konamamıştır (3,19).
Tokolizin başarısına etki eden en önemli faktör olarak kollum dilatasyonu tesbit edildi. Tokoliz ile doğumun önlenebilmesi açısından kollum dilatasyonunun 2 cm ve altında olması ile 2 cm'den fazla olması arasında anlamlı fark (p<0.001) bulundu. Dolayısı ile kollum dilatasyonunun 2 cm ve altında olması tokolizin basan şansını arttırmaktadır. Klinik enfeksiyon bulgusu saptanmayan ve idrar tetkiklerinde patoloji tespit edilmeyen 68 vakada, enfeksiyon belirteci ojarak kabul edilen CRP pozitifliği ve formül lökositte sola kayma mevcudiyetinin kollum dilatasyonu gözönüne alınarak tokolize rağmen, doğum ve/ veya erken membran rüptürü üzerine olan etkisi araştırıldığında; enfeksiyon laboratuar bulgularının bulunmamasının tokolizin basan şansı açısından olumlu bir belirteç olduğu tespit edildi.
Sonuç
Sonuç olarak tokolitik tedavi uygulanan 87 olgu irdelendiğinde, 34 gebelik haftası üzerindeki doğumlarda neonatal mortalitenin gözlenmemesi ve 32 gebelik haftası altındaki doğumlarda % 53.8 oranında neonatal mortalitenin tesbiti, tokoliz ile in utero kazanılacak zamanın önemini vurgulamaktadır. Kollum dilatasyonunun 2 cm ve altında olduğu ve enfeksiyonun laboratuar belirteçlerinin bulunmadığı olgularda tokolizin basan şansı yüksektir.

 
Kaynaklar
1. Creasy RK: Ways of preventing preterm birth. Contemp Ob/ Gyn, 32:64-77,1988.
2. Vital statistics of the United States: Natality, Rockville, Maryland, US Department of Health and Human Services, 1:255, 1987.
3. Besinger RE, and Niebyl JR: The safety and efficacy of to colytic agents for the treatment of preterm labor. Obstet and Gynecol Survery, Vol. 45(7):415-440, 1990.
4. Challis JRG, and Mitchell BF: Hormonal control of preterm and term parturition. Sem in Perinatol, 5:192, 1981.
5. Garfield RE: Control of myometrial function in preterm ver sus term labor. Clin Obstet Gynecol, 27:572, 1984.
6. Gabbe SG: Screening urged to determine risk of preterm deli very. American College of Obstetrics and Gynecology Newslet ter, 35:1, 1991.
7. Creasy RK, Gummer BA, and Liggins GC: A system for predicting spontaneous preterm birth. Obstetk Gynecol, 55:692, 1980.
8. Creasy RK, Herron MA: Prevention of preterm birth. Semin Perinatol, 5:295, 1981.
9. Garbaciak JA: Prematurity prevention: Who is at risk? Clinics in Perinatology, Vol 19(2):275-289, 1992.
10. Bishop EH: Pelvic scoring for elective induction. Obstet Gynecol, 24:266, 1964.
11. Wynn M, Wynn A: The prevention of preterm birth. London, Foundation for Education and Research in Child-Bearing, 1977.
12. Caritis SN, Küller JA, Watt-Morse ML: Pharmacologic op tions for treating preterm labor. In Rayburn WF, Zuspan FP (eds): Drug Therapy in Obstetrics and Gynecology. St Louis: Mosby Year Book Inc, 74-89, 1992.
13. Nageotte JP, Dorchester W, Porto M: Quantation of uterine activity preciding preterm, term and postterm labor. Am J Obstet Gynecol, 158:1254-1259, 1988.
14. Herron MA, Katz M, Creasy AK: Evaluation of preterm birth prevention program: Preliminary report. Obstet Gynecol, 59:452, 1982.
15. Hobel C: Premature birth: Spotting the risks. Contemporary Obstet Gynecol, 19:225,1982.
16. Whalley P: Bacteriiiria of pregnancy. Am J Obstef Gynecol, 97:723, 1967.
17. Klebanoff MA, Shono PH, Selby JV: Anemia and spontane ous preterm birth. Am J Obstet Gynecol, 164:59-63, 1991.
18. Tudehope DI, Sinclair JC: Birth weight, gestational age, and neonatal risk. In Behram RE (ed): Neonatal-Perinatal Medicine ed 2. St Louis, CV Mosby Co, 1977.
19. Besinger RE, Niebyl JR: Tocolytic agents for the treatment of preterm labor. In Niebyl JR (ed): Drug Use in Pregnancy. Phi ladelphia, Lea and febiger, 1988.
20. Hollander DI, Nagey DA, Pupkin MJ: Magnesium sulfate and ritodrine hydrochloride: A randomized compration. Am J Obstet Gynecol, 156:631, 1987.
21. Wesselius- de Casparis A, Thiery M, Sian A: Results of do uble-blind multicentre study with ritordine in premature labor. Br Med J, 3:144,1971.
22. Merkatz JR, Peter JB, Barden TP: Ritordine hydrochlori de: a betamimetic agent for use preterm labor. II. Evidence of ef ficacy. Obstet Gynecol, 56:7,1980.
23. Lauersen NH, Merkatz IR, Tejani N: Inhibition of preterm labor: a multicenter comparison of ritordine and ethanol. Am J Obstet Gynecol, 127:837, 1977.
Dosya / Açıklama
Tablo 1
Çalışma grubundaki olguların klinik özellikleri
Tablo 2
Kollum dilatasyonu ile kontraksiyon sıklığı,süresi ve tokoliz ile kazanılan hafta ve tokolize rağmen doğum yapan olguların ilişkisi
Tablo 3
Enfeksiyon bulgusu saptanmayan olgularda CRP pozitifliği ve/ veya formül lökositte sola kaymanın tokolize rağmen doğum ve/ veya erken membran rüptürü üzerine olan etkisi
Tablo 4
Paranteral tokoliz ile başarı sağlayarak oral tokolize geçilen olgular ile paranteral tokoliz uygulanırken doğum yapan olguların klinik ve laboratuar özellikleri
Tablo 5
Neonatal eksitus olan olguların özellikleri
Tablo 6
Doğum haftalarına göre neonatal eksitus oranı