Ara

Bu bölümde sistem içerisindeki makaleler arasında arama yapabilirsiniz.

Dergi Kimliği

Online ISSN
1305-3132

Yayın Dönemi
1993 - 2021

Editor-in-Chief
​Cihat Şen, ​Nicola Volpe

Editors
Daniel Rolnik, Mar Gil, Murat Yayla, Oluş Api

Ultrasonografi ile ıntraüterın dönemde tanı konulan pelvikalisyel dilatasyonların postnatal hayatta izlenmesi

Harika Alpay

Künye

Ultrasonografi ile ıntraüterın dönemde tanı konulan pelvikalisyel dilatasyonların postnatal hayatta izlenmesi. Perinatoloji Dergisi 2005;13(2):s281-282

Yazar Bilgileri

Harika Alpay

  1. Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Nefrolojisi Bilim Dalı- İstanbul TR
Yazışma Adresi

Harika Alpay, Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Nefrolojisi Bilim Dalı- İstanbul TR, [email protected]

Yayın Geçmişi
Çıkar Çakışması

Çıkar çakışması bulunmadığı belirtilmiştir.

Antenatal dönemde yüksek çözünürlüğü olan USG taramaları fetal anomalilerin tanınmasında yeni bir ufuk açmıştır. 18-20. haftada tespit edilen anomalilerin % 20' si böbreğe ilişkin olanlardır. Bu anomaliler böbreğin büyüklüğü, kistlerin ve dilatasyonun varlığına göre sınışandırılabilir. Rutin prenatal ultrasonograŞ (USG) ile taranan genitoüriner sistem anomalilerinin insidansı 1000 canlı doğumda 2-9'dur ve hastaların %50-87'sinde hidronefroz tespit edilir. Üreteropelvik bileşke darlığı (UPJ) en sık antenatal hidronefroz nedenidir, ayrıca konjenital vesikoüreteral reşü (VUR), posterior uretral valv (PUV), multikistik displastik böbrek (MKDB)de görülebilir. Prenatal dönemde hidronefroz saptanan hastaların tanıları postnatal dönemdeki sonuçlar ile karşılaştırıldığında, %9-22 arasında hata payı saptanmaktadır. Antenatal dönemde renal anomali saptanan fetusların doğumu ileride yoğun bakım desteği alabilecekleri yerlerde yapılmalıdır. Özellikle erken diyaliz gerektirebilecek koşullar göz önüne alındığında pediatristin yanında bir pediatrik nefrolog da bulunmalıdır.
Antenatal dönemde renal anomali saptanarak MÜTF Hastanesi Çocuk Nefrolojisi Bilim Dalı' na danışılan 119 hastanın izlemleri retrospektif olarak değerlendirildi (Tablo 1). Hastaların 36'sı (%30) kız, 83'ü (%70) erkekti. Antenatal USG'de 56 hastada tek taraşı, 33 hastada bilateral hidronefroz, 25 hastada kistik hastalık ve 2 hastada renal agenezi saptandı. Dört hastanın ise antenatal çekilen USG' de anormallik olduğu saptandı. Tüm hastalara postnatal dönemde proŞlaktik antibiyotik başlandı. Postnatal dönemde yapılan tetkikler sonucunda 7 hastanın tetkikleri normaldi ve hata payı %6 olarak saptandı. İncelenen 235 renal üniteden 138' inde saptanan üriner sistem anomalileri Tablo 1 de sunulmaktadır. Bunlar 43 olguda UPJ darlık (36 tanesi tek taraşı-45 renal ünite), 35'inde VUR (26 tanesi tek taraşı- 44 renal ünite), 16'sında MKDB, 4'ünde PUV (8 renal unite), 7'sinde megaüreter (5 tanesi tek taraşı- 9 renal ünite), 3'ünde renal agenezis, 2'sinde polikistik böbrek (4 renal unite), 5'inde extra renal pelvis (3 tanesi tek taraşı- 7 renal ünite), ve 2'sinde de üreter alt uç darlığı saptandı. İki hastada UPJ darlığı ve karşı tarafa VUR, bir hastada MKDB ve UPJ darlığı, bir hastada MKDB ve karşı tarafa VUR ve bir hastada da ureterovezikal darlık ve karşı tarafa VUR birlikteliği saptandı. On hastada ise altta yatan bir neden saptanamadı. Antenatal dönemde kistik hastalık tanısı alan 25 hastanın 15'inde (%60) MKDB ve 2'sinde de PKB hastalığı saptandı.
UPJ darlığı saptanan hastaların 15 tanesine tek taraşı, 2 tanesine de bilateral pyeloplasti uygulandı. VUR saptanan hastaların 7 tanesine tek taraşı açık operasyon (UNC), 2 tanesine de bilateral UNC uygulandı. PUV saptanan hastaların 3 tanesine vezikostomi açıldı ve 1 tanesinde de valf ablasyonu uygulandı. Takip süresince 2 hastaya nefrektomi uygulanırken 3 hastaya da nefrostomi açıldı. PUV saptanan hastaların 3 tanesine, UPJ darlıklı hastaların 5 tanesine VUR eşlik etmekteydi. Takip süresince hastaların 1 tanesinde kronik böbrek yetmezliği gelişti. Enfeksiyon oranı ise %66 olarak saptandı.
Antenatal dönemde hidronefroz tanısı alan hastaların postnatal dönemdeki takiplerinde farklı tanıların etiyolojiden sorumlu oldukları görülmektedir. Bu açıdan erken tanı bu hastaların ileri dönem prognozlarını belirlemede çok önemli bir yere sahiptir.
Sonuç olarak böbrekle ilgili anomalilerin prenatal dönemde belirlenebilmesi, sağlıklı görünen bebeklerde piyelonefrit ve obstrüktif üropatinin komplikasyonlarını önleme olanağı sağlar. Antenatal tanılı bu bebeklerde erken nefrolojik ve ürolojik konsültasyon prognoz açısından çok önemlidir.
Anahtar Kelimeler

-
Dosya / Açıklama
Tablo 1
Olgularımızda saptanan anomalilerin dağılımı